Giriş
(8)

Departman seçimi

dissendium
Sizce hangi departmanda tecrübeli olmak ileride daha değerli olur?Değerli dediğim, hep aranması, maaşın yüksek olması.1. Üretim (ileride üretim müdürü olarak düşünebilirsiniz)2. Kalite3. Planlama4. Satın alma5. Satış6. Bakım7. Araştırma ve geliştirme8. Tasarım (sonradan ekledim)Yolun başında olan bi
Sizce hangi departmanda tecrübeli olmak ileride daha değerli olur?

Değerli dediğim, hep aranması, maaşın yüksek olması.

1. Üretim (ileride üretim müdürü olarak düşünebilirsiniz)

2. Kalite

3. Planlama

4. Satın alma

5. Satış

6. Bakım

7. Araştırma ve geliştirme

8. Tasarım (sonradan ekledim)

Yolun başında olan bir makine mühendisi olarak tecrübeli arkadaşların tavsiyelerini dinlemek isterim. Teşekkür ederim cevap veren olursa.
0
dissendium
(12.11.21)
Kalite, planlama veya ar ge. Ama sektorden sektore degisebilir derinlikleri/kapsamlari yani civata uretimi yapan fabrikada planlama pek bir sey katmaz.
0
floydian
(12.11.21)
Ben üretim diyorum. Proje yazmıyor ama öyle bir departman da var biz de o da güzel duruyor. Planlama endüstri mühendisi ağırlıklı tercih ediliyor.

Üretimi bilen malzemeyi tanıyan her makinacı dil bildiği sürece sektöründe satışçı da olur rahatça.

Ben mühendis değilim gözlemlerimi aktarmaya çalıştım sadece ama unutmayın ki ikcı arkadaşlar da mühendis değil, planlamaya endüstri mühendisi alalım diye kafa açtıklarına şahit oldum, aday bol nasılsa, memlekette.
0
nickimin hakkini veremedim
(12.11.21)
Araştırma geliştirme.
0
j r r tolkien hayrani
(12.11.21)
Makine işinde değilim ama elektrik elektronik mühendisleri ile sarili biri olarak satis ya da üretimi bilen genelde iyi yerlerde.

Arge iyi ama harbiden argesi olan yer önemli. Türkiye'de çalıştığım yerde arge devletten ödenek almak için açılmıştı.
0
logisticsmanager
(13.11.21)
çok genel bir soru. sektöre, firmaya göre cevap çok fazla değişkenlik gösterecektir. genelleme yapmak gerekirse satış diyorum; müşteri ile iyi ilişkiler her zaman kazandırır.
0
sanal uyku
(13.11.21)
Bence neyi yapmaktan keyif alacağınıza göre de değişir.
Üretim'den nefret ediyorsanız mesela, verimli çalışamayacaksanız parlak bölüm diye orada olmanın bir anlamı yok bence.
Sorunuzöa sevdiğiniz alanın kesişimi olmalı.
0
dreamnesiac
(13.11.21)
Sektor farketmeksizin satis/satin alma. Direk parayla hasir nesir olan hep daha fazla kazanir, maas ustune komisyon alir, bonus alir vs.

Bu listede tahminim en az parayi tasarimcilar yapar, cunku isin hammaligini angaryasini ustlenenler genelde daha az kazanir.

Istisnalar vardir kesin ama kaideyi bozmaz.
0
cooperr
(13.11.21)
kesinlikle her mühendisin üretim tecrübesi olmalı en az 2 sene. sonrasında satış/satın alma veya kalite.

dizayn/tasarım hamallık +1
0
oekuklu
(13.11.21)
(7)

Sosyal bilimlerdeki öznellik sorunu?

ir mania
Her ülkede mi böyle bilmiyorum fakat hocanın görüşü neyse sen de geçmek için onu desteklemek zorundasın. Hocadan farklı düşünceni söylesen hoca sana düşman oluyor söylemesen ders beyin yıkamaya dönüşüyor. Bu durumda ne yapmak gerekiyor?
Her ülkede mi böyle bilmiyorum fakat hocanın görüşü neyse sen de geçmek için onu desteklemek zorundasın. Hocadan farklı düşünceni söylesen hoca sana düşman oluyor söylemesen ders beyin yıkamaya dönüşüyor. Bu durumda ne yapmak gerekiyor?
0
ir mania
(11.11.21)
Valla millet sanirim klasik kopru ve ayi olayini uyguluyor. Oyle acik uclu yoruma dayali sorularin da iste dezavantaji bu. Tek bir kisinin bakip degerlendirmesi yerine en az iki farkli kisinin bu yoruma dayali sinavlari inceleyip not vermesi gerekiyor. Bu sekilde sorunun birazcik ustesinden gelinebilir.
0
j r r tolkien hayrani
(11.11.21)
Keşke Hocadan fazla bilen öğrenci olsa.
Ben öyle bir şey görmedim. Vadatlik vaziyyeti oraya götürüyor. Senin de şikayetin sosyal bilimcilerin şikayet ettiğin özelliğinden başka bir şey olmuyor böylece.
0
fempusay
(11.11.21)
Mesele hocadan fazla bilip bilmeme değil yorum meselesi. Her hoca kendi dünya görüşünü empoze etmeye çalışıyor. Bu durumda okula mi gidiyoruz örgüte mi belli değil.
0
🌸ir mania
(11.11.21)
Misal ben düşüncemi bir hoca olarak söyledim. Dünya görüşümü hiç kimse bilmez.
Sen dediğim gibi büyük bir hasta yapıp herkesi aynı çuvala koyuyorsun. Karşılaştığın örneklerin öyle olması, karşılaşmadıklarının da verili olarak öyle olduğu anlamına mı gelmeli, anlayamıyorum ve tuhaf ki kendinden ne kadar eminsin?
0
fempusay
(11.11.21)
@fem ben karsilaatigimi yorumluyorum elbette başka hocanın bana faydası olmuyor ki bir kişi bile böyleyse bi sıkıntı var demektir
0
🌸ir mania
(11.11.21)
Kendisinden farklı düşünene düşman olan kimse iyi bir hoca olmadığı gibi hocasının kendine düşman olduğunu düşünen kimse de iyi bir öğrenci değildir.
0
dunal
(11.11.21)
@duna ilk cümlen doğru ikincisi değil
0
🌸ir mania
(13.11.21)
(2)

VR'la NBA maçı izlemek çok özel bir deneyim olur mu?

kahve45
soru başlıkta.. teşekkürler.
soru başlıkta.. teşekkürler.
0
kahve45
(11.11.21)
Olmaz.
0
j r r tolkien hayrani
(11.11.21)
Olmaz.
0
himmet dayi
(11.11.21)
(19)

İnsanlara borç veriyor musunuz?

meraklitursucu
En son borç verdiğim kişi en geç 1 ay sonra oderim diyip, ödemesi gereken zamanda whatsapi kapatmış herhalde aramam diye düşündü :) sanırım bu kaçıştan sonra tövbe edeceğim. Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda?
En son borç verdiğim kişi en geç 1 ay sonra oderim diyip, ödemesi gereken zamanda whatsapi kapatmış herhalde aramam diye düşündü :) sanırım bu kaçıştan sonra tövbe edeceğim. Siz ne yapıyorsunuz bu durumlarda?
0
meraklitursucu
(11.11.21)
Önce imkan varsa borç isteyen kişiyi tanıyanlara sorarım.

Ama bir kaç kişi borcunu ödemedi diye tümüyle de vazgeçmem borç vermekten.
Veren kişi açısından ödenmediği zaman çok can yakmayacak derecede olmalı bu borç.
0
Erva
(11.11.21)
Yakınlarıma güvenilir iseler veririm. Yani parayı saçma sapan yerlere harcamadıklarını bildiğim, belki daha önce borç verdiğim ve geri aldığım, gerçekten ihtiyaçları olduğunu bildiğim aile üyeleri ve yakın arkadaşlarıma elimde var ise seve seve borç veririm. Ama mesela harcamalarından ve gerçekten ihtiyacı olup olmadığına emin olamadıklarıma, hele hele yüksek meblalar vermem.
0
gmzo
(11.11.21)
Hibe etmeyecegim kisiye borc vermem. Gerci cok nadir, genel olarak kimse borc istemiyor etrafimda.
0
hot potato
(11.11.21)
Sadece en yakınlarım borç isterse veriyorum. Bir kere borcunu ödemeyene bir daha borç vermem tabii. Şimdiye kadar geri vermeyen olmadı çok şükür.
0
alaimisema
(11.11.21)
kenarda naktim varsa ufak miktarlarda duzenli geliri olan ve gercekten odeyecegini bildigim insanlara veriyorum sadece onlar da max 2-3 kisi zaten onun disinda asla vermem.
0
bay b
(11.11.21)
o konu ile ilgili bir kere canım yandı. hani derler ya "bir musibet bin nasihattan iyidir" diye. ne alıyorum, ne veriyorum. isteyenlere de prensip olarak kimseye vermiyorum, kardeşime bile diyorum. yine de siz borç verecekseniz canınızın yanmayacağı gibi ve o para dönmeyecek gibi hesabınızı yapın.
0
delidir yakalayin
(11.11.21)
maalsef borçluı olan insna çok var bana . 3 kişi. ve almam zorlaşıyor her geçen gün.
0
ShadowOfMoon
(11.11.21)
Benden borç almak durumuna düşen biri oldukça yıkıktır, sırf bu yüzden vermem.
0
Bruce
(11.11.21)
yakınlarım dışında borç vermem. gerçi yakınlarıma da borç vermem. dışardan borç gibi görünerek verdiğim parayı gözden çıkarmışımdır, geri gelmesini beklemem, verdiğim an unuturum.
0
erenderk
(11.11.21)
istendiğinde genellikle veririm. vermediklerim de oluyor ama.

adamına göre bazen geri de isterim bazen istemem.

istemediklerimden kimisinin geri ödememesini sorun etmiyorum, kimisi ile de iletişimimi kesiyorum.

bi kaç sene evvel borcunu geçiştiren, hatırlamazdan gelen, iletişimden kaçan arkadaş için ortak arkadaşımızın bol olduğu bi sosyal medya platformunda isim vermeden durumu açıkladım. "x tarihinde x meblağında geri ödeme taahhütüyle benden borç alan arkadaşım. şu tarihte aradım, şunları şunları yaptım. beni görmezden geldin. 2 gün içinde konuyla ilgili bana ulaşmazsan buradan ismini afişe edeceğim" gibi bir yöntem denemiştim. aradı, 1 hafta süre istedi, 1 hafta içinde de geri ödedi.
0
barankovan
(11.11.21)
borç vermem
0
dafuq
(11.11.21)
hayır.

sanırım 2 sene önce benzer bir soruya duyuruda "hayatta sadece 2 kişiye borç veririm." demiştim. 2 kişiden biri de kazık attı. kimseye borç yok. sadece ana baba kardeş...
0
ya ben lan neyse
(11.11.21)
hayır vermiyorum. isteyen olursa kibarca reddediyorum. bizde niyeyse verilen borcu istemek ayıp görülüyor, borç alan da para istenince tripten tribe girip nalet olsun sana moduna geçiyor. bu durum çok canımı sıktığı için kendimi o duruma düşürmek istemiyorum. anneme veya kardeşlerime verdiklerimi de borç saymıyorum.
0
ozgur bir kusun hatirati
(11.11.21)
Hayır. Geçmişte kazık yedim. O gün bugündür vermem. Belki benden borç isteyecek adam çok iyi bir insandır, borcuna sadıktır ama insanlara güvenimi kaybettim.
0
komando kani var bende
(11.11.21)
anama kardeşime lazım olduğunda verdiklerimi saymıyorum, onlar hibe görür geri zaten isteyemem. bunların dışında 1-2 kişi haricinde kimseye asla borç vermem, verilen borcu geri istemek zorunda kalmak her iki taraf için de çok alçaltıcı bir şey çünkü bence. herkes borç aldığı parayı mümkün olan en kısa zamanda geri vermeyi önceliklendirmeli diye düşünürüm.
0
evde liyakat kalmamis
(11.11.21)
veriyorum.
ben sormadan geri veriyorlar, sorun yaşamıyorum.
0
blatta hiberna
(11.11.21)
aile hariç birkaç çok ama çok samimi olduğum insan dışında vermiyorum. istenildiğinde kredim var, borcum var, kenarda param yok diyip geçiştiriyorum.
0
ilgeru
(11.11.21)
Valla dusundum de uzun zamandir borc da almamisim borc da vermemisim. Daha onceden de sadece yakin arkadaslara falan borc vermistim, pek olumsuz tecrubem de olmadi.
0
j r r tolkien hayrani
(11.11.21)
çok verdim ve büyük oranda sıkıntısız geri aldım ama şerefsizin biri var ki 3 yılımı zehir etti haysiyetsiz herif. bu soru bahanesiyle kendisine tekrar nefretlerimi iletiyorum. hesap günü görüşmek üzere !

vereceğiniz kişiyi iyi seçmek lazım maalesef :/
0
kuul
(13.11.21)
(3)

Bu gitarı ne kadara satmalıyım?

hadi ya la
10 yıl önce bugün çok az yerde 300 dolara satılan bir elektro gitar almıştım, fakat jack girişinde bir problem var, girişindeki vidalı kısım çıktı, kabloları dışarıda. Küçük bir operasyon gerekiyor.Piyasada çok kalmamış bir gitar (jay turser jt 220)1800’e ilana koymuştum fakat biri 1000 TL teklif et
10 yıl önce bugün çok az yerde 300 dolara satılan bir elektro gitar almıştım, fakat jack girişinde bir problem var, girişindeki vidalı kısım çıktı, kabloları dışarıda. Küçük bir operasyon gerekiyor.

Piyasada çok kalmamış bir gitar (jay turser jt 220)
1800’e ilana koymuştum fakat biri 1000 TL teklif etti. Uzun zamandır da satamadım küçük şehirde olduğumdan. Sizce bi fiyata vereyim mi?
0
hadi ya la
(10.11.21)
model nedir gitarın?
0
kablelvuku
(10.11.21)
O jack soketi problemi 30 saniyede halledilecek bişey ona takılmayın konektörün dış plaka duruyorsa sorun değil.

Reverb ve ebay'de 150 dolar civarına satılmış les paul kasa olan bahsettiğiniz gitar 1500 lira civarı mantıklı gibi fiyatı.

1800 liralık bir alete bin lira teklif edene de hayatta satasım gelmez ayrıca mantıklı bir pazarlık değil.
0
hedep
(10.11.21)
Uzun suredir satamadiysan, pazarlik ile 1200 e falan cek fiyati oyle sat.
0
j r r tolkien hayrani
(10.11.21)
(16)

ebeveyn olmaktan mutlu olan ebeveyn gördünüz mü hiç?

erenderk
lafta değil, gerçekten mutlu olmaktan bahsediyorum. eylemlerinde ve sözlerinde o mutluluğu hissettirenlerden. ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar.
lafta değil, gerçekten mutlu olmaktan bahsediyorum. eylemlerinde ve sözlerinde o mutluluğu hissettirenlerden.

ben hiç görmedim. varsa yoksa dert şikayet duyuyorum çevremdeki (ve bazen buradaki) ebeveynlerden. böyle deyince de "ama yok cidden çocuk başka bi şey. tabii ki çok seviyoruz." vs diyorlar. illa ki seviyorlardır da (ki zaten sanki başka şansları mı var? mecburen sevecek, sevmese ya da sevmiyorum dese ne değişecek ki, tabii ki "seviyorum, özünde süper bi şey" falan diyecek), iş sosyal hayata ve diyaloglarına yansımalara gelince ağızlarından bi tane olumlu laf duymuyorum çocuklarına ilişkin. çocuklardan kaynaklı yapmak zorunda oldukları işlerden bıkkın bi havayla bahsediyorlar hep. sanki gizli gizli "çocuğunuz olduğunu veya bu kararınızı hatırlamayacaksınız, çocuğunuz da acı çekmeyecek, çocuğunuz olmadan önceki hayatınıza geri dönmek ister misiniz?" bu soruyu sorsak hepsi evet dermiş gibi geliyor. evet demeseler bile bi düşünürler kesin.

acaba ebeveynlik çok kötü bi şey mi?
0
erenderk
(09.11.21)
Çok kötü bir şey değil ama çok zor bir şey.
(5.5 senelik anneyim)
İlk 3 sene sorsan çocuktan önceki hayatıma geri dönmek isterdim ama şu anda o kadar çok istemiyorum. Büyüdükçe olay zevkli olmaya başladı ama hala çok zor
0
sta
(09.11.21)
Annem. Annelerde değil de babalarda hep bir şikayet, nazlanma oluyor bence. Herkes baba olmasın.
0
Josephine.
(09.11.21)
Valla boyle surekli olarak mutlu ya da mutsuz olacaklar diye bir olay yok ki. Mutlulugu da yasamislardir, mutsuzlugu da. Mesela ben universiteye ilk yerlestigimde deli gibi sevinmistim cunku benim icin bir hedefti. Ama universite acildiginda ve sabahin korunde kalkmak zorunda kaldigimda surekli sovdum. Derslere calisirken mutsuz oldum ancak sabahlara kadar batak attigimda mutluydum. Ayni sekilde sinavlardan dusuk not aldigimda mutsuz oldum ancak iyi not aldigimda mutlu oldum.

Yani demem o ki ebeveynlik de bunun gibi bisey. Oyle dogrusal ve sabit bir cizgide ilerlemez olay. Mutlu olduklari zaman da olur mutsuz olduklari zaman da cunku zorlugu da var bisekilde sana getirecegi faydasi da var. Misal benimkiler su an mutlu ancak benim kucuklugumde yani surekli benle ugrasmak zorunda olduklari zaman diliminde bu kadar mutlu olduklarini da sanmiyorum. Bu da oldukca normal.
0
j r r tolkien hayrani
(09.11.21)
www.youtube.com


gördüm, üç dünya güzeli evlatları var. sanki "profesyonel" ebeveynler :) öyle mutlular yani ebeveyn olmaktan, insan yetiştirmekten. tüma aile hep musmutlu var olsunlar.

sorunuzun cevabı çok kültürel bişe bence. insanlar ayıp olmasın diye yani mecbur hissettiklerinden evleniyor veya meslek seçiyor veya çocuk yapıyor buralarda.

bir de dizi tavsiyesi: workin' moms
0
rewlack
(09.11.21)
Genç yaşta anne olan birilerinden çocuklarıyla birlikte olgunlaştıklarını ve iyi ki dediklerini duyuyorum sık sık. Tabii ki geceleri uykusuz kalmak, her yerin bebek boku ve kusmuğu olması, büyürken masrafların artıp o bok kokusuna bile hasret bırakması, ergenliğiydi falan derken ebeveyn şikayet edebilir. Ama anne baba birbirini seviyosa o zaman çocukla da mutluluk artıyodur gibi. Böyle sevgi pıtırcığı bi çift var tanıdığım, çocuğa baya “aşkımızın meyvesi” bakışı atıp birbirlerine sırıtıyolar.

Kısacası babayı bilmem de anne için sevgi fiks, şikayetler filan da öyle muhabbet konusu gibi.
0
kulaktan dolma biber
(09.11.21)
Kendi ailem ve akrabalarım çok mutlu. Çocukları olarak öyle müthiş insanlar değiliz belki ama hep karşılıklı sevgi ve saygı içinde büyüdük, böyle gidiyoruz.
0
hadi ya la
(09.11.21)
Kötü değil kesinlikle ama zor. Ve zor olanı daha da zorlaştıran bir kültürümüz var. İsteyerek çocuk sahibi oldum ama çocuk doğurmak için yaşamadım ve evlenmedim. Yani kişi istemiyorsa çocuksuz da olur. Çocuk olunca hayatın ona ait oluyor, onun müsade ettiği ölçüde diğer rollerini oynayabiliyorsun hayatta. Yani benim için böyle, çocuğuna güvenilir bir bakımveren bulup diğer rollerini de eksiksiz yerine getiren vardır mutlaka. Bir ebeveyne çocuğu belli yaşa gelene kadar ne yapıyorsun diye sorsalar alacakları cevap hep çocuk etrafında döner. Tabii ki yakınma da işin içine giriyor, çünkü çocuk büyütürken zorlanmayan yok.

Ama tüm bunların yanında saksıdaki çiçeğe su verip açtığını görmek bile mutlulukken bir canlının büyümesini, kendine ait bir kişiliğe sahip olmasını, öğrenmesini, konuşmasını, dünyaya karşı çektiği yabancılığı ve alışmasını görmek bir mucize gibi. Bazen eski hayatımı çok özlüyorum, hatta depresyonda olduğum için normal anne babalardan daha çok özlüyor bile olabilirim ama çocuksuz zamanlarıma dönmeyi istemem. Anne olmak elzem değil, ama imkan ve sorumluluk bilinci varsa yaşanmasını tavsiye edebileceğim bir hayat deneyimi.
0
curukturpkokusu
(10.11.21)
uyku düzenleri olsa çok zor değil. onlarla iletişim kurmak onları eğitmek öğretmek çok zevkli. ama geceleri uyanmasınlar ne olur :)
0
xrated
(10.11.21)
ben mutluyum. çok isteyerek anne oldum. büyüdükçe daha bir çok seviyorum. ama tek başıma bakıyorum ve çok zorlanıyorum. gece 7-8 kez uyanıyor (1.5 yaşında), tüm gün aşırı enerjik ve devamlı ilgi gerektiriyor ve kendime ait 5 dk bile bulamayabiliyorum gün içinde. büyüdükçe kolaylaşacak diye umut ediyorum.
0
deartheodosia
(10.11.21)
Ben asıl ana baba olup bundan mutsuz olduğunu kendine itiraf eden görmedim. Konya'nın bir köyünde yaşayan homoseksüel olan bir amcanın asla bunu kabul etmemesi gibi bişey bu, sadece kendi başına kaldığında zaman zaman aklına gelen ama bununla yüzleşmeyip "yok yaa olur mu öyle şey heteroyum tabii ki, yok ya olur mu öyle şey mutluyum evladım olduğu için tabii ki" demesi gibi bişey. Artık çocuk var ve mutsuz olmak bişeyi değiştirmiyor, haliyle mutlu kısımlara odaklanmak zorundasın. Çünkü çok büyük "günah/kabahat" ikisi de.
0
Bruce
(10.11.21)
ebeveynlik insanı geliştiren birşey. ben de anneliğimin ilk 2,5-3 yılında şikayet ediyordum herşeyden. şuursuzmuşum. attachment parenting ekolünden kitaplar okumaya başladıktan sonra çocuklarıma saygı duymaya başladım. zaten hep seviyordum ama bir tık boyut atladık, artık onlarla iletişim kurmak keyifli hale geldi. ne düşündüklerini öğrenmek için her fırsatı değerlendirmeye çalışıyorum, çocukları geçiştirmiyorum. bazen çileden çıktığım oluyor ama onlara büyük tepkiler vermemeye çalışıyorum. çünkü ben daha relax olunca sorunlar daha kolay çözülüyor, tekrar mutlu moda daha kolay geçiliyor. bunları zamanla kendim öğrendim, çünkü büyüdüğüm aile hiç böyle değildi.

şikayet bizim toplumda bir kültür haline gelmiş, insanlar birbirinden görüp muhabbete dahil olabilmek için şikayet ediyorlar bence. sorunlarıyla gerçekten baş edemedikleri için değil. okul kapısında beklerken ailelerin çocukları hakkında şikayetlerini dinlerken üzülüyorum gerçekten, ya bu çocukların hiç mi iyi özellikleri yok diyesim geliyor, ki bazı eleştirileri çocuklar da duyuyor. o ortamda susuyorum, aksi birşey söyleyip ukala veya aşırı kitabi (yapay) ebeveynlik yapan biri gibi anlaşılmamak için.. okul kapısıdaki muhabbete en basit örnek şu olabilir, diyelim ki çocuk o gün iyi birşey yapmış, öğretmen iltifat ediyor ve takdirini veliye söylüyor. velinin cevabı aman yok evde hiç öyle değildir bla bla şeklinde.. hiçbirşey yapamıyorsan teşekkür et geç yani.. neyse. ebeveynliğin öğrenilmesi gerektiğinin kendim biraz gecikmeyle farkına vardım, çabalıyorum, umarım herkes de farkına varır. insan hayatı çok kıymetli çünkü.
0
evanka
(10.11.21)
www.instagram.com

faydalı bilgi
0
bir soru sorcam
(10.11.21)
@evanka +1, şikayet kültür haline gelmiş. bunun yanı sıra, bunu bir markanın ekşi başlığına girip sadece olumsuz yorumsuz okumaya da benzetiyorum. insanlar olumsuzluklar üzerinden bağ kurup sosyalleşmeye meyilli. bir de hazır olmadan ezbere çocuk yapanlar var, kaynım ve eltim bebekleri olduğunda sürekli "ay gezin gezin, çocuk olduğunda hiçbir yere gidilmiyor" şeklinde konuşup, şikayet ediyorlardı. gezmeyi seven insanlar ama daha yaşadıkları yerin 3 saatlik araba mesafesinden çıkmadan çocuk yaptılar. bana bu şekilde sürekli şikayet edilmesi çok itici geliyor. iş yerindekilerin de kendilerine acındırıp işten kaytarmak için özellikle şikayet ettiklerini düşünüyorum :)

bunu çocuk bekleyen insanlara da çok yapıyorlar bu arada. "bol bol uyu birkaç ay sonra uyuyamayacaksın" gibi bir sürü laf. yani bunları düşünüp göze almadan çocuk yapmaya karar vermiyordur herhalde kimse? olgun insanların bu davranışın tam aksini gösteriyorlar mesela, olumlu deneyimlerinden bahsediyorlar hamilelik haberini aldıklarında.
0
gmzo
(10.11.21)
tam olarak Bruce +1

çevremde aşırı isteyerek falan çocuk yapan tanıdığım tek bir kişi var, o da mutlu.
gerçi mutluluk da göreceli, çocuktan başka bir hayatı yok.
ama onun dışında herkes "evliyiz, işte çocuk yapmak lazım" falan kafasıyla çocuk yaptığı, hatta "evlenme yaşı geldi" falan diye evlenmiş olmak için evlendiği için hepsi mutsuzluktan dökülüyor.
işin kötüsü, bu "hâli" evli olmanın normu olarak görüyorlar.

çoğunun hayat düzeni, ekonomik durumu falan da bozuldu, pek kaldıramadılar çocuğu.
mutlu olmamalarının getirdiği vicdan azabını da çocuğa sınır koymayarak, anlamsızca üstüne düşerek falan kapatmaya çalışıyorlar.

ebeveynlik kötü değil, sadece herkes ebeveyn olmaya hazır olmayabiliyor.
hayatın akışında öylesine değil, "istiyorum bunu artık" diye yapılacak bir şey.
en azından bu devirde artık öyle oldu.
0
blatta hiberna
(10.11.21)
gizli gizli degil, zamani geri dondurmek mumkun olsa evet son 6 seneyi geri alalim derim. hep diyorum. hatta sasirdim burada gorunce.

bu cocuguma en iyi anne olma cabami degistirmiyor. icimde bir canavar yok.
0
2oda1salon
(10.11.21)
çok gördüm.
annelliğin ne olduğunu bilsem anne olmak istemezdim diyeni de gördüm.
ama zamanı geri almak isterdim diyen az, yine de herşeye değer diyenin oranı daha çok.
hepsinin deneyimine sonsuz saygım var.
0
hopp
(12.11.21)
(10)

Doktora sınıfında rekabet

psmstc
Doktorada üç kişi alındık. Diğer iki arkadaş istekli. Aralarındaki rekabet ağzımı açık bırakıyor. Biri kadın; biri erkek. Derste sürekli bir söz alıp, katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Notlar aramızda paylaşılmıyor. Doktorada aynı sınıfız fakat yakın bir diyalog kurulmuyor. İlk defa bu tip bir ortamda
Doktorada üç kişi alındık. Diğer iki arkadaş istekli. Aralarındaki rekabet ağzımı açık bırakıyor.

Biri kadın; biri erkek. Derste sürekli bir söz alıp, katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Notlar aramızda paylaşılmıyor. Doktorada aynı sınıfız fakat yakın bir diyalog kurulmuyor. İlk defa bu tip bir ortamdayım. Doktora sınıfları genellikle böyle mi?

Bu kadar hırslı ve bencil bir rekabetten başarıyla çıkan kişi bilime nasıl katkıda bulunabilir?
0
psmstc
(09.11.21)
Bilim falan bunlar utopik hayaller. Koselerin cogu kapilmis, kalanlar tek tuk yer ve birisi emekli olunca acilan delikler icin kose kapmaca oynaniyor.

Bu eli yuzu duzgun ulkelerde bile boyle. Elinde olsa oturdugun sandalyeyi altindan cekecek tipler gordum.

Akademiden kovalayacaksan sana biran once ortama uyum saglamani ve saldirmani oneririm, yoksa acikta kalirsin.
0
cooperr
(09.11.21)
akademi ortamı böyledir, şaşırmayın.
0
rose parks
(09.11.21)
Bence normal değiller, akademi böyle bir yer olmak zorunda değil. Benim doktora sınıfım böyle değildi, çok yardımlaşırdık, beraber çalışırdık. Dayanışma ile de yürünebilir.

Ama işte rekabetçilik bu tür ortamların ruhuna işleyebiliyor bazen, özellikle sonrası için kadro kovalanıyorsa, ve evet kadro meseleleri yüzünden uluslararası ortamlarda da delice rekabet var. Ama ben yine de güzel ya da normal bulmuyorum bu durumu. Bu yüzden akademide doğru düzgün collaboration'lar olmuyor gibi geliyor bana, özellikle buralarda. Herkes kendi hırsının peşinde olabiliyor. Tabii bu şekilde de bilime katkı sunabiliyorlar, sunulamaz diye bir şey yok, kafayı da kırabiliyorlar bu süreçte. Ama dayanışmayla/ortak çalışmalarla katkı sunmak hem daha kolay, hem daha doğru, hem daha besleyici olur diye düşünmekteyim. Bilimsel çalışma farklı görüşlerden, yaklaşımlardan beslenmeyi gerektirir çünkü. Tek başına duran tuğlalar bir araya gelip bir yapı oluşturamazlar. Bu tür bencil davranışlar da bilimsel gelişmeyi bence bir yerden sonra desteklemiyor. Ama yine de çok şaşırılacak bir şey değil, diğer cevaplarda denilenler maalesef doğru.
0
nimberjack
(09.11.21)
Nimberjack +1

Akademinin böyle bir yer olmayabileceğini biliyorum. Kendiniz gibi olun, böyle olmayın. Bu tipler başarıya daha uzak tipler. İşinizi iyi yaparsanız -normal bir ülkede- karşılığını alırsınız.
0
but that was just a dream
(09.11.21)
:D
Doktorada ayni siniftaki asistan kaydimi yapmadi. Nerdeyse atiliyrdum ki harci yatirmis kar yagdigi icin yollar kapanmis, o zaman her yerde super internet olmadığından ders kaydi yaptiramamistim.
Ayni asistan sınıfı kopya cekecekler diye sikayet etti, en önde oturup eksiksiz kağıt veren ve yaklasik 25 senelik ogrenci olarak kopya hic cekmeyen ben dahil herkes toplu listeyle butunlemeye geldi.
Sonra soylemesi ayip bu arkadas doktorayi bitiremedi. Neyse vicdanim gerisini yazmaya el vermedi.
Hirsli olmak iyidir. Misal ben hirsliyimdir ama tagor'un dedigi anlamda "kendi dünkü halimden daya iyi olmak için". Diğerleri de kendilerinden iyi olsunlar bana ne.
0
fempusay
(09.11.21)
Daha yeni alinmisssaniz normal. Insanlar hep en baslarda daha bir heyecanli olup kendilerini gostermeye daha cok merakli oluyor. Onun disinda lisansustu genelde akademide is bulmak icin yapiliyor(askerlik tecili haric). Hal boyle olunca da insanlar o ortamda bir cevre kurmak ve o cevre vasitasiyla da kendilerine bir pozisyon bulmaya calisiyorlar.

Yalniz hirs ve rekabetci olmanin bilime katki saglayamama olayi ile alakasini cozemedim ben. O rekabet ortami yeni olusan bisey degil, hep vardi. Gunumuzdeki bilimsel gelismelerin neredeyse hicbiri isbirligi ve yardimlasma sonucu ortaya cikmadi maalesef. Hatta sirf bilime katki saglamak icin insanlik disi uygulamalar bile yapildi. Yani bilim ve bilime katki saglama olayi oyle cok da insani sifatlar yuklenecek bir olay degil.

Onu da gectim gunumuzde zaten gercek manada bisey ureten ve yeni biseyler cikaranlar oldukca azinlik. Cogu akademik ortamda insanlar yayin yapmis olmak icin yayin yapiyor. Adam gidiyor var olan sistemin dogrulugunu %0.0001 arttiriyor hemen yayin(lar) yapistiriyor. Digeri gidiyor var olan sistemi az biraz modifiye edip 'X olayinin Z uzerine etkilerine Y bakis acisindan K yontemiyle incelenmesine yonelik XX degerlendirmesi' tarzi basliklarla yayin yapip laf cambazligi yapiyor. Yani gunumuzdeki bilim bisekilde bir oyun alani olmus gibi kendileri calip kendileri oynuyor.
0
j r r tolkien hayrani
(09.11.21)
Akademi pislik bir ortamdir zaten.
Herhalde ilk kuruldugu 2300 yil oncesinden beri boyle.
O zamandan beri birbirini yiyip ayak kaydirmaya calisan tiplerden olusur.

Adamlar newton'i asagilayip utandirdigi icin 30 sene geriden geliyor fizik. Maxwell olmasa faradayi bile piyasadan sileceklerdi.

Arada isyan eden birkac kisi olunca bilim cikiyor yoksa gerisi ineklemekle omrunu geciren tipler.
0
divit
(09.11.21)
sizin ortamınız düzgün diye "hiç de öyle değil .s.s" demeniz çok komik. ülkedeki çoğu okulun çoğu bölümünde bu böyledir. nasıl ki kadroların pek çoğuna tanıdıklar, torpilliler alınıyorsa genel olarak da iğrenç bir rekabet ortamı var akademide. çoğu iş yerinde göremeyeceğiniz seviyede hem de.
0
rose parks
(10.11.21)
Önümüzdeki ay yeterlik sınavına girecek yedi kişiyiz. En az haftada bir zoom üzerinden toplanıp birlikte ders çalışıyoruz, her gün whatsapp grubumuzdan derslerle ilgili paylaşım yapıyoruz.
Bizim bölümde geçen dönem üç kişi, ondan önceki dönem iki kişi yeterlik sınavına girmişti ve onlarda da aynı şekildeydi.
Hepsiyle ortak dersler aldım; ders zamanında da ilk haftadan itibaren sürekli paslaşıp, derslerle ilgili paylaşımda bulunuyorduk.
0
d e j i n
(10.11.21)
Oooo sen bir de araştırma görevlilerinin ortamını gör. Instagramımdan ekran görüntüleri alıp yönetime raporluyordu biri kendince beni yermek için.
0
marla is in my head
(10.11.21)
(20)

yorumu kaldırayım mı?

deartheodosia
trendyol’dan bir çift küpe aldım, kırık geldi. iade için evime yakın olmayan bir kargoya gitmem gerekecek, bir sürü iş. ben ürüne kırık geldi yorumu yaptım. satıcı devamlı beni arayıp yorumu kaldır tacizi yapıyor. şimdi yorumu görüp ürünü satın almaktan vazgeçecekler olabilir ve belki kargo esnasınd
trendyol’dan bir çift küpe aldım, kırık geldi. iade için evime yakın olmayan bir kargoya gitmem gerekecek, bir sürü iş. ben ürüne kırık geldi yorumu yaptım. satıcı devamlı beni arayıp yorumu kaldır tacizi yapıyor. şimdi yorumu görüp ürünü satın almaktan vazgeçecekler olabilir ve belki kargo esnasında kırıldı küpe, olabilir. kimsenin işine engel olmak da istemiyorum, sonuçta iş kurmuşlar, emek veriyorlar falan. ama satıcının beni araması, whatsapp’tan yazıp durması aşırı rahatsız etti. akşam akşam keyfim kaçtı buna mesai harcıyorum. yorumu kaldırayım mı kaldırmayayım mı? trendyol’a da bildirdim rahatsız edildiğimi. ben mi abartıyorum? adama rahatsız etmeyin, aramayın beni dedim; yorumu kaldırın diyip duruyorlar. kötü hissettim.

edit: satıcı farklı numaralardan aradı, aynı numara da değil.
0
deartheodosia
(09.11.21)
eğer yalnızca kendi vicdanınızla düşünseydiniz sonunda kaldırma seçeneği vardı, fakat şu an taciz ediliyorsunuz, artık yorumu kaldırmak bu tacize boyun eğmek anlamına gelir.
0
hadi ya la
(09.11.21)
Ben olsam saticiyi polise sikayet ederim. Tam bir rezalet.
0
hot potato
(09.11.21)
beni 2 defa arasalardı taciz edercesine kesinlikle silmezdim. insan gibi özür dileyip geri gönderin size ücretinizi iade edelim deseler, iade srüecinden sonra da "rica etsek kaldırma şansınız olur mu yorumu ne de olsa iade edildi" deseler bence silerdin. bu haliyle silme derim
0
avatar is back
(09.11.21)
Şimdi iade/değişim süreci başlatmış adamlar çamur yapmış olsa yüzde yüz haklı olacaksınız ama yapmamışsınız. Aradıklarında böyle bir teklif olmadı mı?

Satıcı da tabi ki böyle bir taciz yaptığı için hatalı. Belki ki iş bilmez kimseler. Zorbalıkla imaj düzelmesi mümkünmüş gibi...
0
Ufuk
(09.11.21)
Kaldırma, hatta git edit yap ve yorumdan dolayı yaşadığın şeyleri de yaz.
0
j r r tolkien hayrani
(09.11.21)
Ne yüzsüzler var. Ben olsam kaldırmam. Hatta bir daha ararsa polise gideceğimi söylerim. Kargoda kırıldı demek ne demek. O zaman televizyon da kargoda kırılabilir. İnternetten hiçbir şey almayalım o zaman.
0
dissendium
(09.11.21)
ver savcılığa gitsin, böylelerinin yanına kar bırakmayacaksın hiç bişeyi.
0
killerbee
(09.11.21)
Değer kaybı kadar geri ödeme yapsınlar ya da aynı ürünle değiştirsinler ya da gönlü kazanmak için üstüne bir şeyler göndersinler ya da parayı iade etsinler.
Ancak bunlardan birini yaptılar ise yorumunuzu kaldırın.
0
Erva
(09.11.21)
2 defa arayıp taciz ettiklerini de yaz +1
0
but that was just a dream
(09.11.21)
silme +1
0
since1907
(09.11.21)
Iş polislik/savcılık olmuş gibi.
0
havadakarada
(09.11.21)
Ben olsam kaldırırdım çünkü çok korkarım manyak insanlardan. Adresiniz falan da var satıcıda. Altı üstü bir küpe bir yorum için manyak insanlara enerjimi harcamak istemezdim.
0
cilekli krep
(09.11.21)
trendyol'a da her kanaldan tekrar tekrar şikayet edin. tüm durumu özetleyin.
bir işe yaramıyorsa da trendyol için ayrı bir başlık açıp orada toplanırız :)
0
dreamnesiac
(09.11.21)
şu olayı biraz allayıp pullayıp sözlüğe rezalet başlığı olarak açsan en az 2000 fav alır.
0
killerbee
(09.11.21)
Saticilarin musteriyle iletisime gecmesi sozlesme feshini gerektirir.

Musteri lehine olsa bile kurallar boyle.
0
divit
(09.11.21)
işini çözeceklerse kaldır yorumu. yoksa kalsın.
0
xrated
(10.11.21)
j r r tolkien hayrani + 1

yorumu tekrar düzenleyebiliyorsan, yaşadığın süreci de anlat.
çözüm odaklı olsalar böylesi rahatsız edici bir yaklaşımları olmazdı.
yorumu silerseniz;
- trendyol komisyonunu almış,
- satıcı parasını almış, alıcıya giden kırık küpe için de hiç bir şey yapmamış,
- siz de cebinizden para çıkmış ve elinize de kırık bir küpe geçmiş olarak kalacaksınız.

yarın bi başkası aynı sorunu yaşarsa; bu sefer onun emeğine haksızlık olacak.

satıcı küpeyi sorunsuz paketlemişse dahi en azından kargolama ile ilgili bazı önlemler alması gerekiyor gibi.
yorumunuzu silmeyin.
0
barankovan
(10.11.21)
yorumu düzenleme şansı varsa ek yapıp "silmem için sürekli arıyorlar" yazardım.
0
d e j i n
(10.11.21)
güncelleme: trendyol bayağı ilgilendi ve ekran görüntülerini istediler. inceledikten sonra aradılar ve bir daha olmayacağını belirttiler. ertesi gün de ücret iadesi yapıldı.
0
🌸deartheodosia
(11.11.21)
yorumu güncellemedim ama silmedim de, o şekilde duruyor bu arada.
0
🌸deartheodosia
(11.11.21)
(20)

birlikte yaşadığınız kişi böyle davransa sinirlenmek normal mi?

kakamelsokoban
merhaba arkadaşlar. öncelikle hesap sahibi değilim. benim duyuru hesabım olmadığı için arkadaşımdan ödünç aldım bu soruyu sorabilmek için. eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez. Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de
merhaba arkadaşlar. öncelikle hesap sahibi değilim. benim duyuru hesabım olmadığı için arkadaşımdan ödünç aldım bu soruyu sorabilmek için.

eşiniz olur, kardeşiniz olur, ev arkadaşınız ya da anne babanız farketmez.

Diyelim ki tost yapıyorsunuz ikinize de, onunkini hazırladınız pişiyor, sizinkinin de malzemeleri kesme tahtasının üzerinde. gelip sohbet ederken sizin tostunuzun malzemelerini yiyip gidiyor.

yemek yaptınız tabaklara pay ettiniz. onun tabağını mutfaktan sofraya götürdünüz, taşımana yardım edeyim diye geldi, sizin tabağınızdan yiye yiye götürüyor içeri. tabak sofraya bir geliyor yarısı yok. ya da tam tersi siz kendi tabağınızı önce sofraya koydunuz diyelim, siz onunkini getirene kadar çok da acıktım he diyip yine sizin tabağınıza yumuluyor.

dışarıda yemek söylüyorsunuz, hızlıca kendininkini bitirip sizin tabağınızdan yemeğe, içeceğinizden içmeye başlıyor.

meyve soyuyorsunuz, soruyorsunuz sen de ister misin diye, yok ben yemeyeceğim diyor. meyve tabağını içeri koyup geldiğinizde yarısından fazlasını yenmiş buluyorsunuz, meyve de güzelmiş ama diyor gülerek.

bir yanım kendime kızıyor bu kafaya takılıp büyütülecek bir mesele değil diye, ama bir yanım da yıllardır neredeyse her yemekte bunun tekrarlandığını ve normal bir davranış olmadığını hatırlatıyor.

paylaşmaktan kaçan biri değilim, sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum. her seferinde soruyorum sen ne kadar istersin diye, onun söylediğinden de fazla payı ona veriyorum ama her seferinde tabağımdan yeniyor, bardağımdan içiliyor. kendisine hiçbir şey söylemedim bu arada, dile getirmeye utandım açıkçası ne küçük hesapların insanıymışsın diye düşünür gibi geliyor.

ya bundan bahsetmek bile ayıp geliyor bu arada ama tanıdığım kimselere anlatıp normal mi diye soramadım. buranın anonimliğinden faydalanmak istiyorum şu an.

canımın sıkılmasına değecek bir durum mu bu, yoksa abartıyor muyum? cevaplar için teşekkürler.
0
kakamelsokoban
(08.11.21)
evet bu sinir bozucu bir durum :)

"sadece yiyeceğimin mıncıklanmasını, benden başkasının ellemesini istemiyorum."

yeterince açık bunu ona da söyleyecen işte
0
freebird5406_2
(08.11.21)
sen haklısın, ben olsam bir ayar verirdim ufaktan ortamı da çok germeden.
0
veritaslibertas
(08.11.21)
Birlikte yaşadığınız kişinin asalak olduğunu gösteren bir durum. Böylesi evlat olsa eldivenle bile sevilmez.
0
apocalipy
(08.11.21)
Buradaki sorun iletişim eksikliği bence. Ben açıkça söylerim mesela. Ben tabağimdan yiyecek alınmasından hoşlanmıyorum. Ne kadar yediğimi bilmek istiyorum al bak senin tabağın burda, daha da istiyorsan git mutfaktan al. Bitti. Halen yaparsa kavga çıkarırım net. O bana kabalık yapacak ben dile getirmeye mi utanicam yani.
0
old possum
(08.11.21)
bu duyurunun aynısını noktası noktasına kadar bir ara açmayı düşündüm (yıllar önceye ait bir arkadaşımın durumu aklıma gelmişti) ama sonlarda yazdığın "bundan bahsetmek bile ayıp geliyor" meselesinden dolayı yazmamıştım. bu kadar benzerlik olamaz şok oldum duyuruyu okurken. aynılarını yaşadım neredeyse.

bir zamanlar benim de böyle bir arkadaşım oldu üniversite 2 falandık. çocuk biraz yiyici biriydi. olabilir benim için problem değil. ne zaman dışarıdan yemek söylesem "yok olm ya ben zaten çok yiyorum dikkat edeyim kendime" der, gelen siparişimdeki patatesi, pizzaysa yarısını, tavuk falansa 3-5 çatal alır, ne kendisi doyar ne de bana keyifle yemek yedirmezdi. bu huyu iyice batınca bir gün biraz sert çıkıp olm bak hamburger alıcam sana da söylüyorum falan dedim de, giyinip yok ya çıkacam 10 dk'ya saçmalama falan dedi. 40 dk'da gelen siparişe kadar evden çıkmayı uzattı ve tahmin ettiğim gibi benim siparişteki kolayı "kanka ben şunu alıp çıkayım" falan deyince iyice patlayıp buna bağırdım sinirden. o da 10 dk tirat attı yok ev arkadaşına bir kolayı çok gördün bilmem ne ne açgözlüsün edebiyatı yaptı. böyle çok olayı var. bir defada bimden temizlik eşyası almaya gitmişken sabah okula götürmelik sandviçler için 2-3 çeşit peynir malzeme falan almıştım da ona sorduğumda "huahah bimden alınır mı ya? abi bim ürünü yenmez" demişti de nerdeyse her şeyi kendisi yemişti bir gün bile yapamamıştım okul için sandviç falan :d

şimdi tabi senin tanıdığa ve benim arkadaşa falan genel olarak baktığımızda muhtemelen yaptıklarının ne kadar kalitesizce ve aptalca olduğunun farkında değillerdir. yani "ulan ayıp olacak ama napim çok açım yiyim ya" de se başım gözüm üstüne omzunu sıvazlar afiyet olsun derim ama bunlar farklı bir vaka. benim inanılmaz canımı sıktığı için kendisinden ev arkadaşlığı mevzusunu kapatıp ayrılmıştım. size de tavsiye ederim çünkü bunu yazıp iyice kafanıza dert ettiğniizden sonra kurtuluşu pek olmuyor maalesef. abarttığın bir durum da değil, böyle çok insan var. empati herkesin yaptığı bir şey değil haklısınız
0
avatar is back
(08.11.21)
Sinirlenmek normal de bunu soylememek anormal.

Dunyanin en titiz insaniyla yasayan onun bile pis huylari oluyor. Soyledin duzelmediyse o zaman problem edersin.
Sen adama soylemezsen iyi bir sey yaptigini bile dusunuyor olabilir.
0
divit
(08.11.21)
Abartmıyorsunuz. Bundan bahsetmek de ayıp falan değil, çok normal bir şey.

Lakin siz bu tarz tiplere bu davranışlardan hoşlanmadığınızı belirttiğinizde kuvvetle muhtemel "senin malın da amma kıymetliymiş, al yemeğin senin olsun" tarzında trip yiyeceksiniz. Olsun.

Ben olsam konuştuktan sonra işler düzelmiyorsa sırf bu sebepten ev arkadaşlığımı sonlandırırdım.

Not: pinti değilim.
0
pispinti
(08.11.21)
ben joey gibiyim. yemek paylaşmayı hiç sevmem. ilk seferde tepki gösteririm.

joey doesn't share food.

aslında ben hiç bir şeyi paylaşmayı sevmem. dasdsada
0
dafuq
(08.11.21)
Bahsettiginiz kisinin cok yuksek ihtimalle duygusal yeme bozuklugu var, durtu kontrol problemleri olmasi da cok olasi. Bu konularda profesyonel yardim almasi da gerekiyor her seyden bagimsiz.
0
cleric
(08.11.21)
normal değil, abartmıyorsun. başıma geldi erkek arkadaşımdı, yazılacak çok şey var ama noktayı koyayım, ayrıldım.
0
mobydick
(08.11.21)
Bunun tam tersini yaşadık biz evde. Tabağımdaki bitiremediğim yiyeceği sessizce eşimin tabağına bırakma huyu geliştirdim. Eşim 2-3 hafta dayanabildi, "Şunu yapacağına sen yer misin diye sor, ben yine senin tabağından alır yerim ama bir şey demeden önüme bırakma, hiç hoşlanmıyorum," dedi. Ben de adam haklı lan dedim kendi kendime, özür diledim, ondan sonra dikkat ettim aynı şeyi yapmamaya.

Yani demek istediğim şu ki, açık açık konuşun. Sinirlenmek normal de bunu soylememek anormal. +1
0
kobuzchu kiz
(08.11.21)
Benim kuzenim de böyleydi. Öncelerden problem etmiyordum ama ev arkadaşı olup birlikte yaşamaya başladıktan sonra bu iş daha fazla gözüme batmaya başladı haliyle. Ben de açıkça söyledim, dokunma diye. Düzgün bir insan olduğu için bu uyarıdan sonra trip falan yemedim. Davranışını sonlandırdı.
0
invictae
(08.11.21)
Siz haklisiniz yemege cok duskun biriyim yiyen kisiyi anlamaya calisiyorum ama yok bu yemekle ilgili degil asiri ayip ve gulerek kamufle ediyor ayibini. kesinlikle soylemelisiniz ister ciddi ister sakali. ozel alan ihlali gbii bir sey bu da
0
ala09
(08.11.21)
43 kiloluk hiçbir şey yemeyen bir tip olarak ben bile sinirlenirim. açgözlülük bu işte.
0
rose parks
(08.11.21)
şu hareketi bana karşı 2. kez yapmaya yeltendiği an benden alacağı tepki kimseye aynı şeyi bir daha yapmamasını sağlar. o kadar diyeyim.
0
erenderk
(08.11.21)
bunu kendisine aktardınız mı? bize, buraya aktardığınız gibi... Bence haklısınız fakat insanca belirtildiğinde sorun olacak bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bazı insanlar kendisinden çok karşısındakinin yediğini beğenir, hoşuna gider. Çapraz sipariş verdiğim zamanlar oldu. Büyütmeyin böyle şeyleri, çözüverin.
0
sparkle kiddle
(08.11.21)
Valla yillardir tekrarlanan ve senin uyuz oldugun biseye ses cikarmamak da ilginc cidden. Bu durumu dillendirmeme bence sorunun kendisinden daha buyuk bir sikinti. Yillarca bu duruma bisey demediysen ya da tepki gostermediysen senin icin sikinti olmadigini da dusunmus olabilir.

Ben olsam direkt 'yeter tikindigin, bize de birak' falan derdim. Olmadi ben de onun tabagindan yemeye baslardim. O durumda o zararli cikacagi icin bir daha yapmazdi sanirim.
0
j r r tolkien hayrani
(08.11.21)
Unutamayacağı bisey yapmalısın. Öncesinde ben yemem dediği biseyi orana burana (mesela burun deliğine ya da başka bi yerine) sürüp o yediğinde de sürerkenki videosunu kendisine gosterebilirsin.
0
Kirmizibavul
(08.11.21)
normalleştirme çabalarınıza hayranım. bildiğin sana saygısı olmayan birisiyle yaşıyorsun, kan da olsa sınır koymak lazım, kan değilse zaten bir daha görüşmeyin bile. bunu yapan neler yapmaz.
0
do you remember me
(08.11.21)
Bence aşırı sinir bozucu. Bir daha olduğunda "Sana sordum ne kadar istiyorsun diye. Daha da fazla istiyorsan bir dahakine daha da fazla söyle ona göre koyalım ben yiyeceğim kadar koyuyorum kendime" şeklinde düzgünce uyarabilirsiniz. Çekinecek bir şey yok o yerken çekiniyor mu :)
0
eatpraylaw
(08.11.21)
(3)

Başvurum için video kaydı isteyen şirket

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba arkadaşlar,Yabancı bir şirkete başvurmuştum ve dönüş yaptılar. Online görüşme yerine onların belirttiği sorulara cevap verdiğim bir video kaydı istiyorlar. Ancak sorun şu ki ben ne kendimin ses kaydını almayı seviyorum ne de video çekmeyi. En gelemediğim şeylerden biri. Gereksiz bir kompleks
Merhaba arkadaşlar,

Yabancı bir şirkete başvurmuştum ve dönüş yaptılar. Online görüşme yerine onların belirttiği sorulara cevap verdiğim bir video kaydı istiyorlar. Ancak sorun şu ki ben ne kendimin ses kaydını almayı seviyorum ne de video çekmeyi. En gelemediğim şeylerden biri. Gereksiz bir kompleksim var bu konuda ve ne yapacağımı bilemiyorum. Gidip video konferans istesem çok mu abuk olur sizce? Ne yapmamı önerirsiniz? Böyle kompleksleriniz varsa nasıl aşıyorsunuz? Fikirlerinizi belirtirseniz sevinirim? Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(07.11.21)
Ise ihtiyacin varsa cekip gondereceksin. Ise ihtiyacin yoksa eleyeceksin. Yok ben hayatta bunu yapamam dersen mesaj atip sor ancak cevabin olumlu olacagini pek sanmiyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(07.11.21)
Tek başına konuşup kayıt almak zor geliyorsa skype, zoom vs bi şeyden bir arkadaşınla konuşurken kayıt al?
0
10032007
(07.11.21)
Selam, geçenlerde girdim böyle bir görüşmeye, hiç iyi geçmemişti, son kısımda direkt "bu soruları bir insan sorsa daha farklı olur, hiç sağlıklı bir değerlendirme sistemi değil bu" diyerek çıktım. İnsan faktörü bence şart.
0
devorgilla the gunslinger
(08.11.21)
(7)

film önerir misiniz

marul hirsizi
türü osu busu önemli değil. önerin.
türü osu busu önemli değil. önerin.
0
marul hirsizi
(07.11.21)
Stranger than fiction
Groundhog day
The fall
0
hedep
(07.11.21)
Der siebente Kontinent (1989)
Den brysomme mannen (2006)
Dogville (2003)
Dear Diary (1994)

Şimdi baktım da hepsinin D harfi ile başlaması komik oldu gerçi:D
0
Amaranta ursula
(07.11.21)
Sahte kabadayi.
0
j r r tolkien hayrani
(07.11.21)
flight 7500
mulholland çıkmazı
gönül yarası
0
santimantal
(07.11.21)
Dry martina
0
baal
(07.11.21)
Le dîner de cons (1998) - www.imdb.com
Ruby & Quentin (2003) - www.imdb.com
100 numaralı adam
Shaun of the Dead (2004) - www.imdb.com
Hot Fuzz (2007) - www.imdb.com
The World's End (2013) - www.imdb.com
0
schopenhauerin kedisi
(08.11.21)
(5)

hangi tr derbisi tarihte daha güzel seyir zevki yaşatmıştır?

Transa
fb - gsbjk - gsbjk - fb
fb - gs

bjk - gs

bjk - fb
0
Transa
(07.11.21)
fb - gs en büyük derbidir ancak seyir zevki açısından da en kısır derbidir. bjk - fb diyorum ben. galatasaraylıyım.
0
zgrydn
(07.11.21)
@zgry+1
Benim icin de bjk-fb cunku ikisini de tutmuyorum. Hal boyle olunca oyuna daha fazla odaklanabiliyorum. Isin icinde gs olunca tarafli izledigimden seyir zevki sadece gs nin oyununa bagli oluyor.
0
j r r tolkien hayrani
(07.11.21)
bjk-fb. gs-fb hiçbir zaman çekişmeli olmadı bence.
0
nothing in my way
(07.11.21)
zgrydn +1

Bence de fb-bjk maçı seyir zevki açısından hep iyi oldu. ama fb-gs maçlarındaki gerilim ve heyecan bir başka.
0
himmet dayi
(07.11.21)
seyir zevki en düşük gs fb. son 20 senede bir kaç maç dışında izlenecek olanı azdı. ama bjk fener derbileri daha zevkli olur.
0
mikahakkinen
(08.11.21)
(6)

Kripto parada Ayı Sezonu mu geliyor?

anatomik
Yıllar sonra 'ulan hadi deneyelim' diyerekten kripto paraya girdim. Araştırıp 3 altcoin aldım bir miktar.Ama geçenlerde biri 'Aralık sonunda aldıklarını elinden çıkar, ayı sezonu geliyor hepsi çakılacak' dedi. Boğa sezonu da demiş olabilir emin değilim.Doğru mudur bu bilgi? Böyle bir beklenti mi var
Yıllar sonra 'ulan hadi deneyelim' diyerekten kripto paraya girdim. Araştırıp 3 altcoin aldım bir miktar.
Ama geçenlerde biri 'Aralık sonunda aldıklarını elinden çıkar, ayı sezonu geliyor hepsi çakılacak' dedi. Boğa sezonu da demiş olabilir emin değilim.

Doğru mudur bu bilgi? Böyle bir beklenti mi var Aralık-Ocak dönemiyle ilgili?
0
anatomik
(07.11.21)
ayi yukardan asagi dogru pence atar
Boga asagidan yukari dogru boynuzlar
ama ayi sezonu geliyo mu gelmiyo mu bilemem.
0
rentts
(07.11.21)
Çoğunluk boğa bekliyor aslında şu sıralar hatta mega boğa lafları da dolaşıyor ortalıkta ama bakalım.
0
beni sen öldürme
(07.11.21)
Daha boğayı göremedik. İnşallah gelmez :d
0
birmilyonunvarmi
(07.11.21)
Dogrudur. Ben bekliyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(07.11.21)
Hepsi yalan dolan, bir şeylerin haberi size gelmişse yalandır.
0
olaylar olaylar
(07.11.21)
Ben de duydum düzeltme olacak dendi ama ben uzun süreli bir ayı piyasası beklemiyorum. Tamamen uyduruyorum bu arada. Geçen haftalarda da btc yıl sonu 100k olacak deniyordu. Yatırımcılar tek bir bilinç olmadığı için bu kadar tahmin edilebilir bir şey değil. Yine de teknik analize bakmak lazım. Kriptolar tekniğe uyumlu hareket ediyor çoğu zaman.
0
himmet dayi
(07.11.21)
(6)

overthinking - aşırı düşünme

bebekbebesi
bir mesajdan, bir olaydan aslında hiç kastedilmeyen bir anlamı çıkarıp onun üzerine felaket senaryoları kurup bütün günümü, haftamı rezil ediyorum.bunu kendi çabamla nasıl aşabilirim?kendimi ikna etmeye çalışıyorum öyle olmaz saçmalama diye ama panik hali sürekli devam ediyor.
bir mesajdan, bir olaydan aslında hiç kastedilmeyen bir anlamı çıkarıp onun üzerine felaket senaryoları kurup bütün günümü, haftamı rezil ediyorum.

bunu kendi çabamla nasıl aşabilirim?

kendimi ikna etmeye çalışıyorum öyle olmaz saçmalama diye ama panik hali sürekli devam ediyor.
0
bebekbebesi
(07.11.21)
zgrydn
(07.11.21)
burcun su grubu mu?
yengeç-akrep-balık

öyleyse burcunu iyi öğren kendini tanı ve vesveseleri her fark ettiğinde arkasından, bu bir vesvese, varsayım ise bu bir varsayım de.
her bir cümlenin arkasından bir cümlede bunu kurmayı dene.
yani kendini ikna etmiyorsun, duruma dışarıdan sakince bakıyorsun, asla kendine kızma ve savaşma bu durumu artırır.

ya da depresyonda olabilirsin, taktik aynı ama yardım alman en iyisi böyle hayat geçmez
0
hopp
(07.11.21)
Kafaniza taktiginiz seyin sizin icin 3 gun-5 gun-1 ay ,artik ne kadar derseniz, sizin icin ne kadar onemsiz oldugunu dusunun.

Yillardir ayni sorunlar bas etmeye calisiyordum, bunu kesfettigimden beri cok daha kolay ustesinden geliyorum boyle seylerin.

Biri size kotu bir sey mi soyledi, bir hafta sonra onun sizin icin bir onemi olmayacagini dusunun mesela.
0
yaraticinick
(07.11.21)
Valla ise farkli bir acidan bakarsan bu duyuru bile cozum degil sorun olusturur cunku nasil fazla dusunmem diye dusundukce bu sefer de fazla dusunmemeyi fazla dusunmeye basliyorsun. Dolayisiyla sorunu sadece farkli bir zemine tasimis olursun. Pek caba sarfetmene gerek yok aslinda, meseleleri mesele etmezseniz ortada mesele kalmaz diyen kisiyi dinleyip meseleleri mesele etmemek yeter sadece.
0
j r r tolkien hayrani
(07.11.21)
Bunun temelinde yatan sebeplerden birisi güvensizlik duygusu. Benimle benzer şeyler yaşıyorsanız benim olayım şöyle;

Aynı şeyi ikili ilişkilerimde çok fazla yaşıyordum. En sonunda birlikte olduğum kişiye aklıma takılan her şeyi doğrudan sormaya başladım. Zaman zaman rahatsız hissediyordu, ama eğer sormazsam manasız şekilde böyle şeyleri kafamda büyüttüğümü dertleşir şekilde anlattım, o da beni anladı. Her şeyi sordum, bazen çok detaylıca irdeledim ve nihayet bu davranışım yok oldu gitti. çünkü artık güveniyorum. sorular sormaktan kendim vazgeçmedim, zamanla bu alışkanlığım kayboldu sadece, çünkü hiçbir zaman kuşkulu bir şeyle karşılaşmadım.

Benim güvensizliğime sebep olan şey birlikte olduğu kişiyi aldatıp bunu da marifet gibi her yerde anlatan çok fazla insan olduğunu keşfetmemle başlamıştı. Sonrasında kimseye güvenmemeye başladım. Karşımdaki kişi bana cevaplar vermeye çalışmasaydı ya da beni anlamak istemeseydi sanırım bu güvensizliği üzerimden atamazdım.

Demem o ki, güvensizliğinizin kaynağı neredeyse orasıyla yüzleşin. İrdeleyin. Somutlaştırın ki sizde tam olarak hangi mekanizmanın bu güvensizliğe sebep olduğunu ortaya çıkarıp sadece ona karşı tetikte olun. Bunu bulamazsanız her şeye karşı sürekli tetikte dolanıyorsunuz.
0
akhenaten
(07.11.21)
david burns- iyi hissetmek kitabını okumanı öneririm.
0
elitoangelito
(07.11.21)
(6)

Yurtdisi is gorusmesi

karaca2
Merhaba, uzun zamandir yurtdisi islerine basvuruyordum. dun ilk defa hollanda’da bir sirketle is gorusmesi yaptim. Her sey genel olarak cok pozitif iyi gecti ancak ik’ci bana ingilizcemden biraz suphe duydugunu soyledi. Fluency ile bir sikinti olmadigini ancak kurdugum bazi cumleleri anlamadigini so
Merhaba, uzun zamandir yurtdisi islerine basvuruyordum. dun ilk defa hollanda’da bir sirketle is gorusmesi yaptim. Her sey genel olarak cok pozitif iyi gecti ancak ik’ci bana ingilizcemden biraz suphe duydugunu soyledi. Fluency ile bir sikinti olmadigini ancak kurdugum bazi cumleleri anlamadigini soyledi. Ielts’ten 7.0 aldigim zaten cv’de vardi tekrar soyledim ancak cok etkilenmedi. Hollanda’da neredeyse herkesin cok iyi ingilizce konustugunu iletti bu yuzden biraz zorlanirmisim. Ben de ielts gibi sinavi vererek yetkinligimi ispatladigimi dusunuyordum ama hala problem olmasi uzdu beni. Kendimi nasil gelistirebilirim, nerelere odaklanmaliyim daha iyi olmak icin oneri almak istedim.
0
karaca2
(06.11.21)
konuşma akıcı denmiş geçi ama yine de bir cambly ile en azından cümle yapınızda mı sorun var yoksa kelime terchiniz mi abuk öğrenebilirsiniz gibi duruyor.
0
fosforlu cevriye
(06.11.21)
dili teknik olarak öğrenmişsiniz, tebrikler zorlu bir eşiği aşmışsınız. Ama bundan sonra kullanmanız gerekiyor. Eğer mevcut iş yerinizde yabancılar ile çalışmıyorsanız, online veya yüzyüze bir ortamda kullanmanız gerekiyor. Ayrıca işinizi yaparken kullandığınız dilin, günlük konuşma dilinden oldukça uzakta kalması nedeni ile teknik konularda yetersiz veya günlük dil sınırları içerisinde kalıyor olabilirsiniz.

Sık sık tecrübe etme şansınız olmasa bile belirli metinleri (mümkünse elinizde nativelerin ses kaydının bulunduğu metinleri) okurken ses kaydınızı alın ve dinleyerek, telaffuzundaki farklılıkları inceleyin.
0
yeninesiltupcu
(06.11.21)
Yabancilarla çalışıyorum. Zaman Zaman beni anlamadiklarini farkettim. İngilizceyi iyi kullanmadığımi düşündüm tabiiki. Fakat sonra anladım ki, konuşma şeklim onlara karmaşık geliyor. Yabancılar daha direkt anlatıyor biz kültürden mi nedir uzatıyoruz ve dolandiriyoruz lafı. Kendi adıma, basit anlatım, konuyu derli toplu dağıtmadan, aşama aşama ifade ederek çözdüm.
0
ya volna
(06.11.21)
Hollanda’da yaşıyorum. Daha önce abd’de yaşadım. Abd’de native oldukları için aksanlı olsam da beni anlamama gibi sorunlar yaşamamıştım ama burada kendileri de aksanlı konuşuyorlar ve native değiller. Almanlar daha aksanlı konuşuyorlar Hollandalılara göre ama birbirlerini anlamada sorun yaşamıyorlar diller yakın olduğu için. Onlar native olmadıkları için zaman zaman ben onları anlamakta zorlanıyorum onlar da beni anlamakta. Dil konusunda iyiler sahiden ama saçma bir havaları var. Mesela burada bir üni -Leiden- bazı programlar için 113 toefl istiyor. İnanılmaz gerçekten. Söylediği şey özgüveninizi düşürmesin, native konuşulan bir yerde yaşamadan aksan kolay kolay düzelmez. Anlaymamak biraz da onun sorunu açıkçası.
0
but that was just a dream
(06.11.21)
@ya volna+1
Bizim dilin gramer biraz ters oldugu icin direkt olaya girmek yerine once diger bilgileri vs verip sonradan soylemek istedigimizi soyluyoruz. Bu da bazen yabanci dilde kullandigin cumleyde kendini gosterebiliyor ve hal boyle olunca da karsi taraf icin anlasilmaz olabiliyor. Onun disinda dil dedigin kullana kullana gelisen bisey o yuzden elinden geldigince speaking kasmaya calis.
0
j r r tolkien hayrani
(06.11.21)
Ben de benzer bir duyuru açmıştım 1-2 gün içinde , oraya da bakabilirsiniz.
Cambly önerildi genel olarak.

Hollandalılar bizden pratik olarak bence de iyi, benim tanıdıklarımda aksan da azdı. Biz daha çok akademik İngilizce öğreniyoruz TR'de okullarda, benim okuduğum üniversitenin İngilizcesinin özel bir adı bile var :))
0
dreamnesiac
(06.11.21)
(4)

Keyifler nasıl

dissendium
Merhabalar. Kış yaklaşıyor. Güneşli son günler. Keyfiniz nasıl? Hayatınız nasıl gidiyor? Nelerle uğraşıyorsunuz? Dertleriniz neler?
Merhabalar. Kış yaklaşıyor. Güneşli son günler. Keyfiniz nasıl? Hayatınız nasıl gidiyor? Nelerle uğraşıyorsunuz? Dertleriniz neler?
0
dissendium
(05.11.21)
keyfim yok pek. güneşli açık havalarla şarj olan biri olduğum için kış ayları moralimi bozuyor. yine de sürekli 'down' değilim tabii. iş yoğun, o yüzden pek bir şeyle uğraşamıyorum son zamanlarda. işte değilsem evdeyim, evdeysem de ya film/dizi izliyorum ya da bi şeyler okuyor oluyorum. muazzam derecede sade bi hayat şimdilik. çözemeyeceğim dertlerim de yok gibi.
0
erenderk
(06.11.21)
Valla kisin gelmesi benim acimdan guzel bir olay. Yalniz resmen soru bombardimanina tutmussun. Neyse, hepsine cevap vermeye calisirsam

1- Keyfim normal.
2- Hayatim da bisekil gecip gidiyor.
3- Oyle bos bos seylerle ugrasiyorum.
4- Simdilik derdim de aksama patatesli yumurta mi yoksa menemen mi yesem kararsizligi.
0
j r r tolkien hayrani
(06.11.21)
havalar bir sıcak, bir yağmurlu, bir soğuk. ard arda gerçekleşen genleşme ve büzülme yüzünden bir gün şiddetli bir rüzgarda parçalanıp savrulacak gibi hissediyorum.
egelilik sebebiyle film-dizi-kitaba hasret kaldım. temmuz'dan beri kış hazırlıkları devam ediyor. bu aralar da hafta sonları zeytin kır/çiz-kur şeklinde geçiyor.
"Dertleriniz neler?" aile büyüklerinin kronik rahatsızlıkları ile "ne olacak bu memleketin hali?" arası bir şeyler.
0
ganbatte
(06.11.21)
@adse, ben de iyiyim, teşekkür ederim. Ben de yaz sıkınca kış gelsin diyorum ama kış gelince de yaz geri gelsin diyorum. Klasik insanoğlu nankörlüğü. Yaz <3 ben.
0
🌸dissendium
(06.11.21)
(8)

yunanistan bu cesareti nereden buluyor?

super gazi
herkese iyi akşamlar.ne zamandan beri sormak istediğim bir soru vardı şimdi soralım.yunanistan sürekli türkiye'yi tehdit edip duruyor.hayır adamlar bu cesareti nereden buluyorlar?.yunanistan küçük bir ülke,hatta bizim arkadaşlar gitmişlerdi buraya ziyarete,görebildiğim kadarıyla türkiye ayarında bir
herkese iyi akşamlar.ne zamandan beri sormak istediğim bir soru vardı şimdi soralım.yunanistan sürekli türkiye'yi tehdit edip duruyor.hayır adamlar bu cesareti nereden buluyorlar?.yunanistan küçük bir ülke,hatta bizim arkadaşlar gitmişlerdi buraya ziyarete,görebildiğim kadarıyla türkiye ayarında bir yer(insan kalitesi vb şeyler),öyle sanayisi,güçlü bir toplumu falan olduğunu düşünmüyorum,tabii nüfus konusuna girmeyeceğim,adamların tarihlerinde küçük asya felaketi diye bir olay var.buna rağmen buraya saldırmaya düşünüyorlar.hayret ediyorum.yani yunanistan'da yaşayanların hepsi ciddi ciddi bunu düşünüyor mu?yani burayı işgal etmeyi.diyelim böyle bir şeye cesaret edebildiler,bunu kimin öncülüğünde yaparlar?yada küçüklüğümüzden beri okuduğumuz tarih derslerinde ki şeyler olabilir mi bu coğrafya yeniden,siz bu konuda ne düşünüyorsunuz peki?
0
super gazi
(04.11.21)
Avrupa Birliği'ne güveniyorlar, onlar da yav he he deyip biraz fon verip gönderiyor bunları. Fakat kendi içlerinde de bizde olduğu gibi militarist ruhlu insanlar var, bize yansıtılan hep bunlar olduğu için ülkenin tümünü böyle zannediyoruz, halbuki alakası yok.
0
Zaman Tamircisi
(04.11.21)
turkiye nereden buluyorsa oradan buluyor. butun ulkelerin mantik disi millyetci sanrilari var.

"hepsi ciddi ciddi bunu düşünüyor mu?" hayir.

"küçüklüğümüzden beri okuduğumuz tarih derslerinde ki şeyler olabilir mi bu coğrafya yeniden" sanmiyorum
0
hot potato
(04.11.21)
Yunanistan'da yaşayanlar ciddi ciddi turkiyeyi işgal etmeyi düşünmüyorlar. Sizin ciddi ciddi bunu düşünmeniz asıl tuhaf olan
0
dafuq
(04.11.21)
Valla olay direkt tribunlere oynama meselesi. Ona bakarsan Turkiye de surekli dunyaya kafa tutuyormus gibi gozukuyor. Sence gercekten kafa tutuyor mu peki? Milletin gazini almak icin yapilan aciklamalar. Nasil ki burada 'osmanliyi diriltecez, herkes akilli olsun' tarzi aciklamalari duyunca kendinden gecen bir kitle varsa onlarda da 'Turkiye ye sunu sunu yapacaz' deyince kendinden gecen kitle var.
0
j r r tolkien hayrani
(04.11.21)
Asla bizim ayarımızda değiller.
Bir kaç devletin gazına geliyorlar sadece. Amerika'ya da askeri üsler verdiler.
Bizim onlarla savaşmamıza gerek yok.
Sınır kapılarını açtığımızda anda Ortadoğu ve Asya'dan gelen göçmenlere
- hadi goçlarım göreyim sizi.. dedik mi tamamdır.
Hatırlayın geçen sene başlarında olanlar:
streamable.com

Doğuda da emenistanın tehditleri, büyük ermenistan hayalleri var(dı) bir zamanlar ama Azerbaycan onlara yetti.

Yunanistan Türkiye'ye karşı bir şey yapmayı asla düşünemez. Kamuoyunu rahatlamayı amaçlıyor kendi hükümetleri.
İnternette Yunan spiker diye arama yapın Türkiye'nin yükselişini ve ona karşı izlenmesi gereken taktikleri ne yapılması gerektiğini anlatan Yunan milliyetçisi birini göreceksiniz. O derece türkiye karşıtı biri . Bazen konuyu yerli yapım silahlarımıza getirir ve
yaptığımız füzeler hakkında sinirli bir şekilde bir videosunda:
- sanırım gerçek menzillerini savaş çıktığında göreceğiz.

Almanya'ya da Türkiye'ye karşı kendilerine gerekli yardımı yapmadığı için oldukça kızgın olarak:
- aslında Doğu ve batı Almaya'nın hiç birleşmemesi gerekirdi.

Bu arada İran'ın da ABD ve İsrail'e tehditleri yıllardır bitmez hiç bir şey de yapamazlar.
0
Erva
(04.11.21)
yunanistan tarihini araştırmanızı öneririm, ha ben araştırdım mı hayır ben de üşendim ama sağda solda izlediğim videolarda özellikle cem gürdeniz generalin mavi vatan projesiyle alakalı videolarda karşıma çok çıktı bu yunanistan olayı.

yunanistan için vekil devlet diyolar, yani amerika'nın finanse ettiği, stratejik üst amaçlı kullandığı bir ülke.

tam anlatamamış olabilrim ama merak ettiğiniz şey 'yunanistan'ın vekil devlet olması'
0
killerbee
(04.11.21)
Yunanistan ve Türkiye iç politikaları gereği birbirleriyle didişiyorlar. Yunanistan milliyetçilerine göre Türkler onların ata topraklarına kapak atmış "gayrihristiyan" barbarlar. Türk milliyetçilerine göreyse Yunanlar kendi egemenlerine başkaldırıp devleti zarara uğratmış, aslında hiçbir zaman birlik olmaya yanaşmamış "gayrimüslim" güvenilmez bir halk.

Yunanistan AB'de, Türkiye ona saldıramaz. Türkiye ve Yunanistan NATO müttefiki, Yunanistan Türkiye'ye saldıramaz. NATO haricinde AB'nin geri kalanı da bu savaşın çıkmasını istemez. Böyle bir şey olamaz kısaca. Türkiye ve Yunanistan hukuki kimlikleri uluslararası düzlemde tam ve eksiksiz olan, aktif dünyanın parçası, bilindik devletler.

Türkiye'de Yunanistan da buna güveniyor. Bu iki halk milliyetçi düşünce ekseninde birbirlerinin nemesisi. Ne var ki ikisinde de milliyetçi fikirler ön planda, haliyle doğal olarak politikalarını buna göre şekillendiriyorlar.

Böyle bir savaş olur mu? Olur, ancak çıkması yıllar alır. Nato dağılır, Türkiye Rusya-Çin bloğuna tam olarak geçer ve bu blok Batı bloğuyla olan münakaşasının dozunu arttırırsa böyle bir savaş çıkabilir. Bunun dışında o-la-maz. Şu anda olan ne anlaşmazlık varsa bir şekilde birinin taviziyle de olsa masada çözülmek zorunda. İki devlet de bu sebeple tüylerini kabartıyor.

Ayrıca günümüzde hiçbir devletin kendi başına ordu büyüklüğünün bir önemi yok. 2021 yılında artık bunu konuşmuyoruzdur heralde. Malta da istese bize kafa tutabilir, köy kadar yer diyerek saldıramayız. Çünkü AB. Basit.
0
akhenaten
(04.11.21)
ABD ve müttefikleri gözlerini Çin'e çevirip bütün güçlerini oraya kaydırma senaryoları yaparken Rusya'nın doğusunu da boş bırakmak istemiyip Akdeniz'de ve Ege'de bulabilecekleri her noktaya yığınak yapıyorlar. Çok net bir şekilde bir NATO ülkesi olan Türkiye'ye güvenmiyorlar. Bu nedenle bizim ülke hariç Kuzey Irak dahil her yerde üs parselliyorlar.

Hal böyle olunca da Yunanistan kıymete biniyor ve sesi çıkıyor.
0
buck rogers
(04.11.21)
(9)

breaking bad'i ikinci kez izlemek

1195
the office gibi tekrar izlerken aynı keyfi alabilmek için resmen 8 yıldır breaking bad giflerinden bile kaçtım. şu better call saul bitsin ondan sonra bb'e tekrar başlarım dedim ama bsc de bitmeyecek gibi yahu. izleyecek bir şey bulamıyorum, bilmem ne game'den başka konuşulan bir şey bile yok.. sizc
the office gibi tekrar izlerken aynı keyfi alabilmek için resmen 8 yıldır breaking bad giflerinden bile kaçtım. şu better call saul bitsin ondan sonra bb'e tekrar başlarım dedim ama bsc de bitmeyecek gibi yahu. izleyecek bir şey bulamıyorum, bilmem ne game'den başka konuşulan bir şey bile yok.. sizce de vakti gelmedi mi? 2. kez izleyenler nasıl "lan keşke biraz daha bekleseydim" diyor musunuz?
0
1195
(01.11.21)
3 4 ay önce yaptım bunu. hastaydım evdeydim, o yüzden biraz hızlı tüketmiş oldum... biraz daha zamana yaymak lazım. sonra da bcs izledim, o da keyifliydi. biraz daha bekleseydim demiyorum, belki bir 3 5 sene sonra tekrar izlerim.
0
senolll
(01.11.21)
Valla hocam o nasil bir sabir ve kendini adamisliktir :D Yalniz bence sen kendini bu sekilde sinirlayip da olayin onemini buyuttukce hayal kirikligin daha da artacak. O yuzden canin istiyorsa izle gitsin. Bence zamani.
0
j r r tolkien hayrani
(01.11.21)
Ben tek izledikten 2 sene sonra eşimle izledim. İzledim yani de zaten genel hatlarıyla hatırladığım için biraz coşkusuz izledim. Mesela eşim izlerken ben sofra topladım falan... O yüzden biraz daha bekleyebilirmiş. Lakin belki de dizi aramayı bırakıp film izlemem gerekiyordur:)
0
prole
(01.11.21)
Herkes Behzat ç'ye 4. Tekrarı atabilir ama kimse breaking bad'i 2. Kez izleyemez. O yüzden blacklist dizisini izlemediysen iki bölüm şans ver, sonra bi kaç yıl ne izlesem derdin olmaz zaten.
0
ycm
(02.11.21)
vakit varsa her türlü izlenir
sinekli bölümü hiç izlemeden atlayabiliyorsun üstelik :)
0
bir soru sorcam
(02.11.21)
3 kez izledim ben. hiç gerek yoktu 8 yıl beklemenize gayet keyifli oluyor, yardırın.
0
veritaslibertas
(02.11.21)
Yıllar sonra House MD'yi tekrar bitirdim. Bir dahaki sefere arayı uzatmayacağım bu kadar, herhalde 2 sene sonra tekrar başlarım.
0
duster
(02.11.21)
ozark ile vakit geçirilebilir.
0
d e j i n
(02.11.21)
ben yillardir better call saul'un bitmesini bekliyorum, prensip olarak devam eden dizileri izlemiyorum, breaking bad'i gelmis gecmis en iyi dizi oldugunu dusunecek kadar seven biri bu yillar bitmedi bir turlu. ama better call saul'un son sezonu olacak sanirim.
0
baldur2
(02.11.21)
(4)

Psikolojik sorunlarım olabilir mi?

top_secret
Durum: İnsanlarla birebir de iyi sayılırım fakat bir müddet sonra muhabbeti sürdüremiyorum. Grupla iletişimde; pasif kaldığım, sözümün kesildiği veya ilgiyi sürekli elimde tutamadığım oluyor. İnsanlara olabildiğince açık davranıyorum, yardım yada bilgi talep ettiklerinde detaylarıyla anlatır yardımc
Durum: İnsanlarla birebir de iyi sayılırım fakat bir müddet sonra muhabbeti sürdüremiyorum. Grupla iletişimde; pasif kaldığım, sözümün kesildiği veya ilgiyi sürekli elimde tutamadığım oluyor. İnsanlara olabildiğince açık davranıyorum, yardım yada bilgi talep ettiklerinde detaylarıyla anlatır yardımcı olurum. Tanımadığım ortamlara girmekten hoşlanmıyorum, kendimi göstermem ve sohbetlere dahil olmam zor oluyor. Tiyatro yapıyorum sahneye çıkmakta insanlara hitap etmekte bir sıkıntım yok.

Sorun: İnsanlar bir yere kadar ciddiye alıyor beni. Sonrasında sadece işleri düştüğünde iletişim kuruyorlar. Telefonum çalmaz, arayan olmaz, mesaj gelmez.
Hiç arkadaşım yok gibi hissediyorum. Sevgili filan zaten yok ama mesela beni arayıp nasılsın diye soranım yok. Bir kahve içelim filan yok. (Ben çağırdığımda %60 gelirler ama çağırmazlar) Kendimi vefasızlık yaşayan yeşilçam oyuncuları gibi hissediyorum.

Buradan ve çevreden aldığım bilgilerle çeşitli yollar denedim. Kendime eşit, kendimden üst, kendimden alt (ekonomik, sosyal ve kültürel) insanlarla iletişim kurmaya çalıştım. Hobiler edindim, ortak noktalar bulmaya çalıştım. Sonuç çok benzer oldu hep.


Neden Bunları Yazıyorum: Geçenlerde uzun bir yola çıktım. Issız bir yerde aklıma geldi, o an bir kaza yaparsam kimi ararım, kim yardımcı olur diye düşündüm. Cevap hiç kimse. Hasta olsam mesela covid olsam dedim, ekmek alanım bile olmaz. Yalnız olmak elbet mümkün olabilir ama insan sosyal olmak istiyor, konuşmayı unutacağım yakında.

Son olarak iş bulma konusunda nerdeyse sabah akşam yardımcı olduğum bir arkadaş vardı. Kendisiyle bir kaç defa kahve içmek istedim. Her seferinde, "olur tabi mutlaka haberleşelim" diye sözleştik fakat o haberleşme olmadı. Genelde ikinci veya üçüncü planda oluyorum.

Genel olarak böyle şeyler geliyor başıma. Bir kaç sahte arkadaşım var hepsi bu, onlarda kartondan yapılma gibi, hayatıma bir etkileri yok.

Sonuç ve Özet: Arkadaş edinemiyorum ve insanlarla ilişkilerimde problemim var. Saygı duyulan, iletişim kurulmak istenilen kişi asla olmuyorum. (Her türlü kombinasyonu denedim) Psikolojik bir sorunum olabilir mi? Destek almalı mıyım? Ek soru; acaba kilolu biriyim ondan dolayı mı böyle şeyler yaşıyorum.
0
top_secret
(01.11.21)
Valla olabilir ya olmayabilir bilemem orasini ancak arkadaslik olayiyla alakasini cozemedim ben. Arkadas edinemiyorsan bunun bircok sebebi olabilir. Atiyorum muhabbetin ilgi cekici olmayabilir, karsidaki kisilerle yeterince vakit gecirmiyor olabilirsin, karsidaki kisiyle pek ortak yonun olmayabilir, ya da senin arkadasligina ihtiyac duymayabilirler faln filan. 'Arkadas edinemiyorum o yuzden psikolojik sorunlarim olabilir' olayi dogru bir yaklaisim degil.

Haa durust olmak gerekirse kilolu biri olman olayi etkiliyor olabilir. Bu durum bazen sadece kendi basina belirleyici olmayabilir ancak baska seylerle birlesince sikinti olabilir. Yani kisiler 'top_secret cok kilolu onunla takilmayalim' demeyebilir direkt ancak birisi senin arkandan kilon ile ilgili espri yaparsa ve bisekilde alay ederse insanlarin kafasinda 'top_secret ile takilirsam ben de alay konusu olabilirim' ya da 'top_secret cok da sevilen biri degil. o zaman ben de onunla takilmayayim' seklinde dusunceler olusabilir. Bu da onlarin senden uzaklasmasina sebep olabilir.
0
j r r tolkien hayrani
(01.11.21)
Bence de bu yazılanlarda psikolojik sorun var ya da yok demek güç, zaten bu konunun uzmanı değilim.
Bununla arkadaşlık arasında bağ kurmak da biraz zor.
Kiloyla da benzer şekilde hiç bağ kuramadım, kilolu bir arkadaşımla bu nedenle görüşmeyeyim dediğim hiç olmadı, bana ne:) Kime ne ayrıca :)

Belki görünürde olmayan bahsetmediğiniz bir nedeni olabilir, mesela pandemi, benim de görüşmek istediğim birkaç kez bunu dile getiren arkadaşımla sırf bu nedenle görüşemediğim oldu. Ama bunun başka bir anlamı yok. İnsanlar arası etkileşim de corona partisi verme taraftarı olan gruplar dışında gözle görülür şekilde azaldı zaten.

Buradaki konu arkadaşlık olduğu için bunları yazdım. Tabii başka açılardan da ihtiyaç duyduğunuzu düşünüyorsanız terapi desteği alabilirsiniz, bunu en iyi siz bilebilirsiniz ihtiyaç olarak.
0
dreamnesiac
(01.11.21)
Kendinize yüklenmeyin, sizin gibi özeleştiri yapan pek insan kalmadı, siz belli ki doğru insanlara denk gelmemişsiniz. Maalesef şekilcilik aldı başını gidiyor. Kilo önemli sebep. Vaktiyle yüzünüze bakmayan adamlar kilo verip giyim tarzınızı değiştirince peşinize takılabilir, isminizi bile bilmeyenler bi anda buluşma ayarlamaya çalışabilir.
Siz değişmiş olmuyorsunuz ama ambalaja değer verenler bunu bilmiyor. Sorunlu değilsiniz de biraz çekingensiniz, fiziksel özellikler de insanın aurasını özgüvenini etkiler. Bu enerjiyi yansıttığınız için de kolay vazgeçilir imajı vermiş olabilirsiniz. Biri yardım istemeden yardıma hazır olan, fedakarlık yapan, hatır gönül bilen nedense pek değer görmüyor, üzücü ama biraz geri çekilin ve kendinize güveneceğiniz şekilde gelişmeye bakın- bu vücut yapmak da olur bi konuda profesyonel olmak veya hobi edinmek de…
0
kulaktan dolma biber
(01.11.21)
acaba goygoy yapabilme beceriniz düşük olabilir mi? hayatı kendinizi ve başkalarını fazla ciddiye alıyor olabilir misiniz?

kilolu olmanın doğrudan başkaları üzerinde etkisi olmaz eğer konu bir flört başlatmak değilse, ancak sizin üzerinizde etkisi olabilir kendinizi kötü hissediyorsanız bu davranışlarınıza yansıyordur.

muhabbet içinde sözünüzün sıklıkla kesilmesi, muhabbetin ilerleyen vakitlerinde konu hakkında ne düşündüğünüzün ve ne hissettiğiniz sorulmuyorsa insanlar size düşündüğünüz kadar saygı duymuyordur.

herkese yardım ve bilgi vermeyin, sen onları bedava kazanmadın çaba harcadın, karşındaki kişi de çaba harcamalı ve sadece hak eden kişiye o bilgi/deneyimi paylaşmalısın.

hayır diyebil, istemiyorsan istemiyorsun.

eğlenmelisin, eğlenmeyen insanı kim ne yapsın, 7/24 problem konuşmanın bir anlamı yok. hatta muhabbetin %90'ı geyik/goy goy olmalı.
0
selam
(02.11.21)
(19)

okumaya devam etmekte zorlandığınız romanlar

la lykia
ilk sorum:bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?ikinci sorum: şimdiye kadar devam
ilk sorum:

bir romana başlayıp neredeyse (yani yaklaşık diyelim) 1/3'ünü okuduktan sonra hala daha devam etmekte zorlanınca ne yapıyorsunuz? mutlaka inat edip bitiriyor musunuz, yoksa yarıda bırakıyor musunuz? bitiriyorsanız devam edebilmek için taktikleriniz var mı?

ikinci sorum: şimdiye kadar devam etmekte/bitirmekte en çok zorlandığınız roman/romanlar hangileri?

üçüncü sorum: neden zorlanmıştınız? dili mi ağır geldi, konusu mu ilginizi çekmedi vb?

teşekkürler :)
0
la lykia
(30.10.21)
Vadideki Zambak'ta çok zorlanmıştim. Ölüm gibi bir şeydi. Milena'ya mektuplar'dan sonra çok rahat bırakıyorum artık. Ille de bitirmek için kasmak çok saçma bence. Hayat bir şeylere skor odaklı bakmak için çok kısa. Varsın yarım kalsın kendime işkence ederek okuyacaksam neye yarar?

Şu sıralar Kierkegaard'in Bir parça felsefe'si. 2 kere şans verdim. Gitmiyor. 3.icin belirsiz bir tarihe erteledim. Felsefe temelim olmadığı için beni zorladı açıkçası.
0
Amaranta ursula
(30.10.21)
Madam bovary. Lisede edebiyat hocamız tüm sınıfın okumasını şart koşmuştu ama tüm sınıf isteksizdi ve kitabın kalınlığından yakındıklarını hatırlıyorum. Benim için bundan çok dili ağır gelmişti ondan bitirememiştim bırakmıştım. Bulursam okumayı isterim köy gibi bir yerde geçiyordu mekan olarak hoş aslında.

Bir diğeri de montaigne denemeler. Adamın her anlattığını olağanüstü şaşırarak okuyordum pek çok anlattığı şey yaşamıma uyuyordu ama iki kez başlayıp bitiremedim onu da bitirmek istiyorum.
0
izza
(30.10.21)
Sırf bunu yazmak için giriş yaptım :) Jean Paul Sartre - Bulantı

Üstüne sadece kitabı okumakta zorlanmakla da kalmadım yakaladığım kitap okuma ivmesini de kaybettim illa bunu okuyup bitireceğim diye.
0
niyazi mısri
(30.10.21)
Ben Vadideki Zambak'ı lisedeyken okumuştum, boş derslerde açıp okuyordum, hiç zorlanmadığım bi romandı :) Biraz içinde kendimi buluyordum, belki de o yüzdendir.

Zorlandığım roman: yüzyıllık yalnızlık. İsimler çok benzer, hikayeyi kafada oturtamamıştım, kim kimdi sürekli karışıyordu. Kitabın kalitesine sözüm yok ama keşke isimler daha ayırt edici olsaymış :)
0
do you remember me
(30.10.21)
sofie'nin dunyasi var, icim bayilmisti okurken asiri sıkılmıştım, benim neyime zaten felsefe filan. daha da bulasmadim o yuzden.

bir de huzur var ahmet hamdi tanpinar'in, bu da universitede turkce dersinin sinav konusuydu, huzurumu kacirmisti resmen bitmedi bitmedi, neydi ne degildi hatirlamiyorum bile. nefret etmistim sadece bu bilgi var :)

bir de 3 sayfadan filan olussa da zweig'in kitaplari cok yoruyor beni. icim daraliyor okurken. sevmeye sevmeye okuyorum yine de merak da ediyorum cunku bi yandan. 20 sayfalik hikayeyi 1 haftada bitirdigim oluyordu o kadar yoruluyordum okurken. artik kendime iskence etmiyorum, sevmedigim hicbir kitabi okumaya zorlamiyorum. hayat sevmedigim kitaplari bitirmeye kasmak icin cok kisa.
0
in vino veritas
(30.10.21)
Eskiden bitirmeye zorluyordum kendimi. Yaşım ilerledikçe bu huyumdan yavaş yavaş vazgeçtim. Zaten milyon tane okunacak kitap var ve ömrüm yetmeyecek. Ne zorlayacağım kendimi, şak diye başka kitaba geçiveriyorum artık.

Ama eskiden beri şöyle bir huyum var, o bıraktığım kitaba birkaç yıl sonra mutlaka geri dönerim. Bunu yapmasaydım tutunamayanlar gibi bir eseri asla tanıyamayacaktım mesela, lisede kurcaladığım bayık bir kitap olarak kalabilirdi benim için.
0
invictae
(30.10.21)
Valla devam etmekte zorlaniyorsam devam etmiyorum. Oyle baslayip da biraktigim cok kitap var.

Benim de simdiye kadar en cok zorlandigim kitap vadideki zambak. Niye dersen -ki demissin- cunku ortaokulda zorla okutmaya calistiriyorlardi. Olayin dayatma olmasi basli basina kotuyken bir de balzac mubareginin asiri betimlemeleri o yaslarda yormustu beni. O yuzden dusuk not alma pahasina bile bitirmemistim. Daha sonradan betimlemelerle pek problemim kalmadi hatta ilgimi ceken konularda 'ne kadar cok betimleme o kadar iyi' seklinde bir dusunce olustu ancak yine de o kitaba ikinci bir sans veresim yok.
0
j r r tolkien hayrani
(31.10.21)
3-4 yıl öncesine kadar çok zorlansam da mutlaka bitirirdim elimdeki kitabı bir şekilde. Şimdi çok zorlamayıp bırakıyorum daha sonra daha uygun bir zamanda okuyabilmek için.

Yakınlarda okumayı bıraktığım roman pek olmadığı için aklıma gelen de olmadı pek ama 1/3’üne bile gelemeden bıraktığım tek bir roman oldu son birkaç ayda o da Sineklerin Tanrısı. Yani çok seveni olan kült bir roman olduğunu biliyorum ama 40 sayfa bile dayanamamıştım sanırım. Hiç bana göre değildi.

Şimdi hatırladım da Cesare Pavese’yi çok sevsem de Yaşama Uğraşı beklediğim gibi iç dünyasını anlatmaktan çok edebiyat üzerine bir eleştiri gibi başlamıştı ve onu da çok fazla okumadan bırakmıştım bu yüzden geçen sene. Gerçi bu roman değil ama aklıma geldi yazarken. Yaşama Uğraşı’nı yine okurum uygun bir zamanda ama Sineklerin Tanrısı’ndan emin değilim.
0
ms brownstone
(31.10.21)
Şeker portakalı. Hayatta zorla okuduğum tek kitap olabilir. Ergenlik döneminde herkes çok seviyor, ben niye sevmiyorum düşüncesiyle bitirmek için aylarca elimde dolaştı, en sonunda yarım bıraktım zaten. Onun dışında zorla okudugum ya da yarım bıraktığım kitap olmamıştır.
0
fraise
(31.10.21)
(bkz: saatleri ayarlama enstitüsü ) nedense beni çok zorladı ya çok üzülüyorum. ben ahmet hamdi tanpınar' ı oğuz atay' ın en sevdiği romancı olduğunu öğrendikten sonra okumak istemiştim ama çok zorlandım belki konu beni içine çekseydi dili zorlardım ama hem konu hem de dili.
0
guitarissimo
(31.10.21)
suç ve ceza.

raskolnikov de diğer karakterler de çok baydı beni.
0
floydian
(31.10.21)
50-100sayfa arası şans verir sonra bırakırım.
Direnmenin estetiği çok zorladı beni.
0
ykyt
(31.10.21)
Eskiden zorla bitirirdim, artık kolayca pes ediyorum. Zorla bitirdiğim dönemlerde bile devam edemediğim iki kitap var: Benim Adım Kırmızı ve Bit Palas.

Şu aralar dikkat dağınıklığı da eklenince "öf sarmadı" diye kenara attığım çok kitap var, hatta çok sevdiğim yazarların kitaplarına da yapıyorum aynı şeyi ve çok üzülüyorum.
0
kobuzchu kiz
(31.10.21)
1- oluyor, aslında kitabın ve yazarın bilinirliğine göre hareket ediyorum. eğer adı sanı duyulmamış bir kitapsa okumaya devam etmiyorum. yok bilindik, beğenilen ve üzerine konuşulan bir kitapsa neden bu kadar önemli olduğunu, ne anlattığını görmek için zorluyorum kendimi.

2- notr dame'ın kamburu ve sevgili arsız ölüm geldi aklıma ilk.

3- mesela sevgili arsız ölüm'de hikayeyi anlatış şekli çok hızlı ve çok yorucuydu, entry de girmiştim #108275818
notr dame'ın kamburunda da özellikle yapıların anlatıldığı mimari dilin kullanıldığı kısımlar beni çok yordu, sanırım mimariye çok ilgili olmadığım için o bölümlerde çok zorlandım.

ek olarak mesela saatleri ayarlama enstitüsünde de ilk 50 sayfada filan zorlanmıştım ama sonrası su gibi aktı :) yarıda bırakmadığım için sevindim.
0
aziz dostum jack
(31.10.21)
1. Başladığım kitaba devam edemiyorsam onu bırakıp başka kitaba geçiyorum. Araya zaman koyup sonra tekrar baştan başlıyorum. Bu şekilde birçok kitap okudum.
2.demir ökçe. İki kere başlayıp bıraktım.bi daha ne zaman başlarım bilmiyorum.
3.martin eden'ı su gibi içmeme rağmen bu kitap ne anlatıyor anlamadım.
0
oyokbuyoknevar
(31.10.21)
Bulantı +1
Niteliksiz Adam’ın ilk iki cildini okudum. Devam etmeyeceğim.
Sadece Tutunamayanlar’ı yarım bıraktım.
0
auroraaurora
(31.10.21)
önceki günün adası.

iki kere başlayıp bıraktım. yine de bir ara bitirmeyi düşünüyorum, aklımın bir köşesinde durur hep :)
0
hlot
(31.10.21)
birakiyorum, eziyet cekmenin bi anlami yok

sifinin dunyasi, ask, orhan pamuk, ilahi komedi.

ilahi komediyi anlamak icin baya bi kültürlü olmak lazim, digerlerini begenmedim.
0
Coma
(31.10.21)
budala: bizzat rus dili ve edebiyatı öğrencisi olarak şu ana kadar herhangi bir rus romanını elimden düşürmüşlüğüm yoktur ama buna dayanamadım. muhtemelen çeviri kaynaklı. zamanında saçmasapan bir yayınevinden alınmış. bunu bitireceğim diye KOCA BİR SENE kitap okuyamamıştım. toplamda 300-400 sayfayı geride bırakmama rağmen kaldırdım attım kitabı. iyi ki öyle yapmışım. gittim tertemiz düzgün, kaliteli çevirisini aldım; onu okuyana kadarki süreçte de bir sürü kitap bitirmiş oldum.

çanlar kimin için çalıyor: ispanyol iç savaşı ilgi duyduğum bir konu olduğu için müthiş beklentilerle başlamıştım ama maalesef fazlasıyla yavan ve sıradan geldi... yine çeviri kaynaklı olabileceğini düşünmüştüm ama ingilizcesine baktım, ingilizce değerlendirmelere göz gezdirdim ve çevirmene haksızlık ettiğimi gördüm. meğer hemingway'in halt yemesiymiş. 500 sayfa boyunca neredeyse hiçbir şey olmuyor, savaş ve dönemin şartları/kültürü hakkında hemen hiçbir bilgi yok, diyaloglar robotik, yazım tarzı tuhaf... derler ya hani "akmıyor, akıp gitmiyor" diye, aynı öyle. bunun başka alternatifi (çeviri) olmadığı için sebat edip bitirmiştim. okunmayacak gibi değildi zaten, yani oturduğunda 40-50 sayfa okurdun ama işte olay hiçbir yere varmadığı için oturup da okumak istemiyordum pek. yine de ıkına ıkına, zorla üç ayda filan bitirdim sanırım 500 küsür sayfayı. pişman değilim, hayal kırıklığı yaratmış da olsa bu romanı okumamış olmak beni üzerdi.

genel olarak öncesinde çok merak ettiğim, kesinlikle okumam gerektiğini düşündüğüm bir roman değilse artık yarıda bırakıyorum. eskiden bırakmazdım ama artık yaşlandım, enerji belli, kafa belli... boşuna mazot yakmanın manası yok, kapasite sınırlı. sevmezsem okumuyorum.

bir de bende eskiden şey vardı, hani yemeği yemezsen arkandan ağlar derler ya çocuklara, sanki okumazsam bunun pişmanlığını ömür boyu yaşarmışım ve okuyamadığım kitaplar bana rahatsızlık verirmiş gibi... böyle bir gün durup "ulan şu romanı da okumadık he, keşke okusaydım" diye kafamı kurcalayacak sanki. halbuki ben okuyup bayıldığım romanları bile üç ay sonra unutuyorum, bırak romanda ne olduğunu filan kitabı okuduğumu unutuyorum direkt. hal böyle olunca saldım artık, bunun stresini yaşayacak kadar çalışmıyor kafam ohhh püfür püfür rahat
0
der meister
(31.10.21)
(6)

Film ve kitap tavsiyesi

kosunlandeliyebakin
Bilgisayar müh. öğrencisi olarak film ve kitap tavsiyesi istiyorum. Kitap okumayı pek sevmem. Okumayı sevdirecek önerilere açığım.
Bilgisayar müh. öğrencisi olarak film ve kitap tavsiyesi istiyorum. Kitap okumayı pek sevmem. Okumayı sevdirecek önerilere açığım.
0
kosunlandeliyebakin
(30.10.21)
Who Am I
0
dissendium
(30.10.21)
Introduction to the theory of computation.
0
j r r tolkien hayrani
(30.10.21)
Okumayı sevmiyorsan, önce mitolojilerle başlayabilirsin. Tanrıların, kahramanların hikâyeleriyle başlar, sonra da beğendiğin türde romanlara geçersin.
0
BuddyGuy
(30.10.21)
@cosmicstring bilgisayar mühendisliğini belirtmemin sebebi ilgi alanımı belirtmek içindi. Herhangi ufuk açıcı bir kitap veya film de olabilir.

Cevap veren herkese teşekkür ediyorum.
0
🌸kosunlandeliyebakin
(30.10.21)
Fermat's room
The man from earth
Imitation game +1

Olasiliksiz
Gorunmeyen ekonomist
Duz ulke
0
EasyTiger
(30.10.21)
ahmet şerif izgören - dikkat vücudunuz konuşuyor
0
crescent
(31.10.21)
(14)

Herkes kriptodan zengin mi oldu?

mg3929
Var mı çevrenizde milyonlar kazanan? Yoksa 1k 2k gibi paralarla mı giriyor insanlar? 2 senedir ha aldım ha alıcam dedim ve bi türlü cesaret edemedim. Aklıma geldikçe üzülüyorum.
Var mı çevrenizde milyonlar kazanan? Yoksa 1k 2k gibi paralarla mı giriyor insanlar? 2 senedir ha aldım ha alıcam dedim ve bi türlü cesaret edemedim. Aklıma geldikçe üzülüyorum.
0
mg3929
(29.10.21)
Geçtiğimiz kıştan bahara geçtiğimiz dönem girip içeri giren zarar eden de çok var
0
freebird5406_2
(29.10.21)
millette çok para yok zaten. sözlükte bazı yazarlara mesaj attım. öyle çok para yatıran yok sanırım fazla. 5000 bin falan yatırmış toplamda belirli aralıklarla.

bir de şu var. 3 bin lira yatırıyor. bir miktar para kazanınca sürekli reklamını yapıyor insanlar. ama yüklü miktarda kaybedince pek dillendirmiyor. o yüzden herkes kazanıyormuş ve büyük bir fırsat kaçıyormuş bir algı olabiliyor.
0
black mamba
(29.10.21)
büyük kazananları duyamazsın. Çevremde multi milyon dolar kazanan var (cüzdanlarını bildiğim için görebiliyorum) fakat çok sessizleşip hayatlarına bakmaya başladılar artık internette takılmıyorlar :) Biri ülke dışında falan.

ama çok kazananların ortak özelliği 2018-19'da piyasa %80 düşmüşken evdeki her şeyini satıp kriptoya basması, o kadar güvenmesi. Ben memur kafalı davranıp ortalama bir yatırım yaptım, bahsettiğiniz paraların çok daha fazla katını kazanmış olsam da yetersiz buluyorum mesela atıyorum hiçbir şey bilmeden köpekli coin alıp daha çok kazanan da oldu :D çok irrasyonel bir ortam. Ben nft işine geç girdim hala pek bişey almadım, ama şanşa yarım ethere bi projeye girip 30-40 ethere satan tiplerle dolu ortalık. Zengin gerçekten zengin oluyor.
i.ibb.co

Yani tavsiyem seneye falan bitcoin battı gitti patladı %60 düştü haberlerini duyarsan o zaman gir bir bak ne alınabilir diye. Esas para o dönemde alıp 3-4 yıl bekleyerek kazanılır.

edit: ek olarak, Türkiye'de çoğu kişi ortamı cüzdan mantığını, ağları, decentralized exchange'leri vs. anlamadan sadece borsalarda alıp satıyor. Hiç bilmeden margine giriyorlar. Bunlar kumar gibi şeyler. Zamanında "forex ile battı" haberlerini duymuşsundur, oradaki kaldıraç işlemlerini kriptoda da yapıyorlar ve çoğu bir noktada patlıyor çünkü çok patlamaya elverişli ortam.
0
nhk ni youkosu
(29.10.21)
Arkadaşım 36 yaşında emekli oldu ,mühendisti. Çok hikaye var. Kayıplarda bir o kadar fazladır bir çok insanda. Çok çok kazananları duymaman normal.
0
basubadelmevt
(29.10.21)
kripto paradan falan hiç anlamam hiç de alakam yoktur.

benim bi arkadaş, 3 4 bin lira para kazandı, ondan sonra herkese anlatmaya başladı ben şöyle kazandım böyle kazandım. sonra çevresinde gören diğer arkadaşları da başladı bu işe, sonra bu 3 4 bin kazanan arkadaş 50bin zarar yaptı çıktı, ötekiler ne yaptılar bilmiyorum.

yukarıdaki arkadaşın dediği gibi ufak tefek kazananlar heryerde söylüyor ama kaybedilenler hiç konuşulmuyor.
0
killerbee
(29.10.21)
abi %2000 yaptım diyen çok var da genelde koyulan para 20 dolar, 59 dolar olduğu için kimse milyoner olmadı.
0
roket adam
(29.10.21)
Valla biz müstakil bir yazlık aldık işte geçen yaz ama kar %100 falan.

O zaman yazlık almasaydık şuan 2m para olacaktı halbuki ama insan 2 kat kar gördükten sonra çıkmaması için müneccim olması lazım.

Güzel getirisi oldu bize ama bi bok bildiğimizden de değil sadece deli cesareti yüklü giriyoruz.

Mesela 150k shib e bastım geçen. Çıkarsa araba alıcam. Batarsa geçmiş olsun zaten son kalan paramız bu.

4 sene önce bastığımızda da tüm paramız oydu.

Bizim gibi yatırmayın, insanlar intihar ediyorlar bazı düşüş zamanlarında. Cidden ettirebilir, gerek yok.

Keşke milyoner olsaydık da bu yatırdığımız paralar çerez parası gibi olsaydı. O zaman çok riskli gelmezdi.

Bize hep aşırı riskli geliyor. Ama büyük yatırmadan da kazanamıyorsun.

Hiç öyle 100-200k yatırıp da 10x kazandırana denk gelmedim. Öyle olsa milyon kazanmış olurduk ama nerde bizde o şans :/
0
ananiyimioguz
(29.10.21)
üç ay önce 400k tl yatırdım (btc değil)
şu an değeri 1 milyon tl'nin az üstünde.
15 ocak'ta karımı alıp çekileceğim.
0
parcaliham
(29.10.21)
16 bin lira birikmiş paramla 2019da piyasaya giriş yaptım. Başlarda sürekli 1 kazandıysam 3 kaybettim. İnatla mantığını öğrenmeye çalıştım. 2 araba parası kadar paraya çıkarttım. Sonra 1 araba aldım. Bu arada çok sayıda lüks harcama yaptım. Sonra yeniden paramı ciddi şekilde arttırdım. Neredeyse milyoner olacakken mayıstaki büyük çöküşte param %75-80 oranında eridi. Neyseki bedelli paramı da kurtardım. O günden bu yana yeni stratejiler ürettim. Çok şükür kaybettiğim paralara çok yaklaştım. Hedefim bir araba daha alıp sonrasında evimi alabilmek. Artık sadece trade veya hodl yapmıyorum. Kriptodan pasif gelirleri de kovalıyorum. Günde 3-5 dolarlık karlar birikince aylık 1 maaş etkisi yaratıyor. Mininge de başladım. Hayalim 30 yaşından önce hayatımı kurtarabilmek.
0
birmilyonunvarmi
(30.10.21)
Üzülmeyin hocam, herkes 1 yıl önce alsam şöyleydi, 3 yıl önce alsam şöyleydi vs diyor. Atıyorum zamanında 10000$ bassaydınız, emin olun 12-13 bin, en iyimser 15.000 dolar olunca çıkardınız. Kazançlı bir pozisyonu uzun süre taşımak o yatırımı yapmaktan emin olun daha zor. Zaten hodl edeyim dediğinizde piyasa elinizden öyle bir çekiyor ki parayı, sonrakilerde eliniz titriyor.

Mesela bugün bi cüzdan gördüm, 400 gün önce 8000$ lık Shiba almış, bozdurmamış ve şu an 4.3 MİLYAR dolar. Bence cüzdan sahibi ölmüş ya da seed keyleri unutmuş. Kendimi düşünüyorum, hadi mucize oldu 80.000$ a kadar taşıdım. Bozmadığım ve azıcık düştüğü her gün kafayı yerdim. Çok ama çok zor iş bence kripto zengini olmak, olan da şans ve cesaretle oluyor ama bence çok az sayıdalar.
0
fatihdr
(30.10.21)
Valla kazanan da oldu kaybeden de oldu bayagi ancak cogu da oyle cok da bisey bildiginden kazanmadi. Sansa denk geldi. Uzulmenin de geregi yok bence, bilmedigin bir seye herkes giriyor diye girmek zaten akil kari degil.

Onu gec sen daha girmedigin hayali paraya uzuluyorken yillar once 10 bin bitcoine bir pizza alan adamin yerinde olsaydin ne yapardin?

Edit: Rejiden uyardilar iki pizzaymis.
0
j r r tolkien hayrani
(30.10.21)
Şubatta "bu neymiş yaa bakalım hem uğraş olur" diye 500 TL ile girip toplamda 9 bin tl kar ile devam ediyorum. Yazın biraz nakit lazım olunca çektim, onun haricinde bu paraya hiç dokunmayıp yukarıda dendiği gibi absürt karlara ulaşmayı bekliyorum. Sadece, tek bir coin'de kalmadım. Btc ile girip şu anda 6 farklı coin'e böldüm. Sıfıra inse bile bana koymayacak. Al sat ile 3-5 kar edip arttırmaya çalışıyorum. Orada öyle bir param varmış gibi düşünmeden, oyun oynar gibi arada girip müdahale ediyorum.

Kaybetmekten üzülmeyeceğin bir tutarla gir bence, ekstrem bir durum olmadıkça artıyor, artacak.

En kötü paran dolarda kalmış olur, erimemiş olur.
0
Bruce
(30.10.21)
Epey iyi sermaye yapanlar oldu. Zengin oldu diyemem de kenarda güvenceleri oldu derim
0
photo85
(30.10.21)
Çok değil daha geçen ay 0,0050'den 5000 dolarlık $blok aldım, etrafımdaki herkese de aldırdım, şu an 0,090 civarında daha da gidecek gibi, böyle böyle 10 tane yatırım yapıp zengin olabiliyor insanlar ama öyle Binance'a girip olamıyorsun. Misal gate.io ile Binance'ın TOP coinlerine bak biri %70 yapmış diğeri %1500. Bunları keşfedince olmayacak bir şey değil.

Edit: Cevabı yazarken bi sıfır atıp 0,11 olmuş fgljgdlghlgjf
0
Zaman Tamircisi
(30.10.21)
(17)

Adresinizi nasıl yazıyorsunuz ?

funl
Merhaba, geçenlerde kargocu paketimi apartman numarası olarak yazdığım daireye götürüp bırakmış. Alan kişide direkt hiçbir şey yokmuş gibi almış.Benim adres yazım şeklim : Ekşi apt. No:2 Daire:3 şeklindeBu örneğe göre paketi 2 numaraya götürmüş.Karışıklık olmaması adına bir daha bina numarası kullan
Merhaba, geçenlerde kargocu paketimi apartman numarası olarak yazdığım daireye götürüp bırakmış. Alan kişide direkt hiçbir şey yokmuş gibi almış.

Benim adres yazım şeklim : Ekşi apt. No:2 Daire:3 şeklinde

Bu örneğe göre paketi 2 numaraya götürmüş.

Karışıklık olmaması adına bir daha bina numarası kullanmazsam bir sıkıntı olur mu ?
0
funl
(29.10.21)
ben şöyle yazarım hep. 23/4 Ekşi Apt. hiç bir sorunla karşılaşmadım. bu arada senin yazımında da sıkıntı yok kargocu malmış.
0
floydian
(29.10.21)
Zart Mah. Zurt Sok. No.5 Pırt Apt. K.1 D.1

Şeklinde kullanıyorum sorun yaşamadım bugüne kadar yurt içi dışı siparişlerde.
0
hedep
(29.10.21)
Cıbıl Mah. Pontik Sk. No:0 Pandik Apt. Kat:0 D:0 Kımıllı/ZAMBANA

şeklinde.
0
prole
(29.10.21)
bina no + kat + kapı numarası şeklinde.
0
we are floating in space
(29.10.21)
Kanzuk Mah. Dürüm Cad. No:2 Ekşi Apt. Daire:3
0
late viper
(29.10.21)
XX mh. xx sk. no.5/10 şeklinde yazıyorum bugüne kadar böyle bir şey yaşamadım, kargocu mal veya aşırı dikkatsiz.
0
lappuntamento
(29.10.21)
standart adres yazımı: x mah. y sk. 3/5 ilçe il
şeklinde, hem basit hem de net.
0
gezegen olan pluton
(29.10.21)
Apartman isminden önce apartman numarasını yazın. Yazdığınız şekilde no 2'nin daire no olarak algılanması normal. Sürekli adresle uğraşan insanlar otomatik olarak apartmandan sonra ilk gelen numaranın daire olduğunu düşünebilirler.

Zaten gelen cevapların hepsinde apartman no önce ismi sonra yazılmış.
0
diyanet takvimi
(29.10.21)
site ismi + b3(blok numarası) + d7 (daire numarası) olarak yazıyorum.


benim anlamadığım şey, üzerinde ismi yazmayan kargoyu niye teslim alıyor.

bir de kargoların smsle onay veya tckimlik numarasıyla teslim olayı var. yani yasal olarak bir sıkıntı yaşayacağını düşünmüyor mu teslim alan şahıs?

yıllar önce pasaportumu başka birisine teslim etmişti ptt görevlisi, aradım taradım bulamadım ama teslim edildi yazıyor ve benim teslim aldığımı yazıyordu.

pttye gittim baktılar teslim almışsınız dediler. dedim ben almadım. görevliyii çağırdılar, adam birine teslim etmiş ama kime teslim ettiğini bilmiyor, imzaya isme baktım, benim ismi yazıp başkasına imzalatmışlar. bir çifkeflik yaptım akıllara zarar.

postacı gelip apartmandaki 20 daireyi tek tek dolaştı 2 gün uğraştı buldu pasaportu.
0
killerbee
(29.10.21)
Apartman ismine gerek yok, no yazmak yeterli
İl, ilçe, Mah, sok, apt no, kapı no
0
her giriste sifresini unutan adam
(29.10.21)
Adresleri çok karmaşık haline getirmeyin, bina adına gerek yok mesela, fuzuli.

Çünkü yapılarımız her sokakta/caddede numaralandırılmıştır, numarası olmayan yapı yoktur ama adı olmayan bina çok normaldir, hatta aynı ada sahip binalar da var elbette.

Yapınız bir sokağın içindeyse ayrıyeten o sokağın çıktığı caddeyi yazıp yine adresi kalabalıklaştırmayın.

Bir mahallede aynı isimden iki sokak asla olmaz, sokak ismi yeterlidir.

Adreslere "Daire, D:, Kat, K:, No:" gibi gereksiz kalabalıklar yine yazmayın.

Eskiden o bölgenin semt ismi olarak anılan gereksiz bilgiyi de yazmayın.

Atıyorum;

merkez mh zambak sk 16/5 (ilçe) İstanbul

ya da

merkez mh atatürk cd 16/5 (ilçe) İstanbul
0
John Bloor
(29.10.21)
Mahalle / Cadde / apt nu slaş daire nu şeklinde yazıyorum. Apartmanın adı yok zaten yazmak da şart değil. Bir de işte kapıdan girince ilk soldaki kapı gibi tarif ediyordum ilk taşındığımızda, öyle de olur.
0
izza
(29.10.21)
xxx mah, yyy sokak, apt no/daire no, sehir.
apartman ismi kullanmam, apartman ismi kullanmak herhalde sadece bize ozgu birsey..
0
cooperr
(29.10.21)
XXXX Mah. XXX Sk. No:XX İl/İlçe
0
allahkitapwesli
(29.10.21)
Bu arada su notu ekleyeyim. Bazen kargo barkodlarinda son birkac hane cikmiyor sigmazsa falan. Ek bilgi verecekseniz tarif, bina ismi vs gibi en sona ekleyin. En ustte kargocuya mal dedim ama belki de adres cikamistir?
0
floydian
(29.10.21)
Valla ben de bina numarası yazmıyorum. Yazarsam da bina no diye belirtiyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(29.10.21)
@floydian adres etiketi gayet net, posta koduna kadar gözüküyor.
0
🌸funl
(29.10.21)
(8)

Walter white neden lise öğretmenliği yaptı ?

dodonene
Adam Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü mezunu. Dünyanın en iyi okullarından biri olduğuna göre çok daha sağlam maaşlı bir iş bulabilirdi. Kurdukları şirketten çekildi diye illa düşük maaşa lise öğretmenliği mi yapması gerekiyordu ?
Adam Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü mezunu. Dünyanın en iyi okullarından biri olduğuna göre çok daha sağlam maaşlı bir iş bulabilirdi. Kurdukları şirketten çekildi diye illa düşük maaşa lise öğretmenliği mi yapması gerekiyordu ?
0
dodonene
(27.10.21)
Hayat şartları, sağlık sorunları falan. Biraz da kafa dinlemek için. Çocuklar olunca skyler da çalışmadı bir süre.
0
neymis
(27.10.21)
Öğretmenliği hele lise öğretmenliğini bizdeki gibi düşünmeyin. Kpss ile atanmıyorlar.
Lise öğretmenliği en düşük üniversite akademisyenliğinin bir altı gibi, okutmanlık gibi mesela. Onu dışında karakter zaten biraz ezik biraz cesaretsiz falan çiziliyor bi de kurucusu olduğu şeketten nasıl dışlandığına ilerleyen bölümlerde biraz değiniliyordu. Bahstsızlık, basiretsizlik falan..
0
rewlack
(27.10.21)
Valla sen deyince baktim netten, zamaninda kurdugu sirket disinda baska bir sirkette calisiyormus zaten ancak bir sebeple isten cikmis ya da atilmis. Buyuk ihtimal idealist falan takilmistir o yuzden ogretmen olmustur. Ya da evlilik sonrasi acil is ihtiyaci falan oldugu icin en kolay yol ogretmenlik olmustur.
0
j r r tolkien hayrani
(27.10.21)
20 kere falan izledim dizide hic anlatmiyor bunu.
Bence dizinin en basinda bunu dusunmediler sonra da kurcalamadilar.
0
divit
(28.10.21)
kendisi ilk sezonda, eskiden sevdiği ve iş ortağı olan Gretchen'a gidiyor. Kocasını da seçmiş tabi Elliot'ı. Orada flashbackler yaşanıyor. Kadın, koca olarak Elliot'ı seçtiği için walter oradaki işi bırakıp, insanlara bir şeyler öğretme modeline kendisini veriyor. Hatta partide iş teklifi gibi bir şey oluyordu da geri çevirmişti.
0
evimin paspasi
(28.10.21)
Aslında idealist adam. Zaten bu sebeple çok önemli bir kimyager şirketinin parçası oluyor. Onun için ortada para yoksa, bilgisini paylaşmak daha mantıklı. Öbür türlü ortalama hayat süren ortalama kazanan birisin.
0
monicapp
(28.10.21)
Onun dizide mantikli bir aciklamasi yok. O seviyede bir kimyager Amerika'da lise ogretmeni olmaz. Hele New Mexico'da hic olmaz. En kotu ihtimalle community college'da falan calisir.
0
congratulationsyouwon
(28.10.21)
"He studied chemistry at the California Institute of Technology and, after graduate school, worked as a researcher at Los Alamos National Laboratory. There he conducted research on proton radiography, that helped a team win a Nobel Prize in Chemistry in 1985."

Sadece oradan mezun değil aynı zamanda yaptığı çalışma ile 1985 kimya nobelini alan kişilere de katkıda bulunmuş. (İlk bölümlerde bununla ilgili aldığı bir ödüle zoom yapılmıştı)

www.reddit.com
0
armagan abanuz
(28.10.21)
(6)

Sağlıklı ve yapması kolay yemekler

admiral
Ne olabilir?
Ne olabilir?
0
admiral
(27.10.21)
Brokoli, karnabahar buharda haşlanır, sonra üzerine zeytinyağı-limon dökûlüp yenir.
0
msb
(27.10.21)
Fırın poşet alınır, içine kemikli veya kemiksiz tavuk butlar atılır. Kafana göre parçalanmış soğan, patates, varsa havuç falan atılır. Biraz tuz, zevke göre baharat konur. Poşetin ağzı bağlanıp 2-3 kürdan deliği açılır. sıcak bi fırında 45 dakika tutulur. Afiyetle yenir.
0
Mirket
(27.10.21)
Yarım fincan limon, zeytinyağı karışımı, temizlenmiş bir çupranın içine dışına her tarafına sürülür. Çupranın içine bir dilim limon bir dilim soğan bir defne yaprağı konur ve balık fırın poşetine konur. Soğan, patates havuç vs ye ve daha sonra fırın poşetine yukarıdaki işlem uygulanıp afiyetle yenir.
0
Mirket
(27.10.21)
Balkabağı, patates, havuç, karnabahar, brokoli, dolmalık kabak, patlıcan zevke göre doğranıp bir fırın tepsisine güzelce doldurulur; tuzu eklenir, üzerine de içerisinde biraz kekik ve sarımsakla hafif kızdırılmış zeytinyağı dökülür (yağ çok değil, karıştırınca hepsini ince bir film şeklinde kaplamaya yetecek kadar)

sonra olduğu gibi fırına. (önceden 10dk ısıtılmış, 200C) Sebzelerin üstü minik minik kararmaya başlayınca alınır ve yenir.

pişince cidden güzel oluyor tatları.
0
akhenaten
(27.10.21)
Menemen ve bulgur.
0
j r r tolkien hayrani
(27.10.21)
Dun yaptim. 200gr kiyma, tuz ve karabiberle yogrulur. Tepsinin ortasina yuvarlak sekilde dagitilir. Cevresine dilimlenmis domates ve kuru sogan koyulur. Domates ve soganin uzerine hafif yag ve tuz gezdirilir. 180derece firinda yarim saat pisirilir. Afiyet olsun.
0
dedim ben sana
(28.10.21)
(41)

Türk olmaktan gurur duyuyor musunuz?

but that was just a dream
Evet/hayırNeden?Yaşınız?
Evet/hayır
Neden?
Yaşınız?
0
but that was just a dream
(27.10.21)
Hayır 21
0
owaki
(27.10.21)
evet, 28
0
wishmaythşngs
(27.10.21)
Hayır çünkü bir insanın kendisinin seçmediği milliyet, doğum yeri vs. şeylerle gurur duyabilmek bana göre dünyanın en saçma şeylerinden biri.
28 yaşındayım.
0
ms brownstone
(27.10.21)
Ms brownstone +1

Benim kendim cabalayip yaptığım ya da secimlerim sonrasında olan bir olay değil.
0
logisticsmanager
(27.10.21)
Yoo.
37.
0
kobuzchu kiz
(27.10.21)
Hayır, 32
0
matilda
(27.10.21)
hayır.
neden duyayım ki her ulus kendince özeldir.
33
0
sizofren06
(27.10.21)
Evet
Çünkü kimliğinin bir parçası ve kendimle barışık bir insanım. Kürt olsam Kürtlüğümle, Ermeni olsam ermeniliğimle gurur duyardım.
28
0
sckxyss
(27.10.21)
Hayır, 23.
0
izza
(27.10.21)
Evet,
sonuçta benim karakterimi, davranıslarımı sekillendiren birsey.
farklı milliyetten de olsam gurur duymama gibi bir düsüncem olmazdı, sadece önemsiz oldugunu düsünüyorsam gurur duymuyorum önemsiz vs. derdim, herseyi dört dörtlük bir millet oldugunu düsünmüyorum.
30
0
durgunfoton
(27.10.21)
evet, duyuyorum.

geçmişinden ve coğrafyasından dolayı (son 100 yıllık tarihten bahsetmiyorum bu arada)

36 yaşındayım/sanat tarihçisiyim
0
love and trust
(27.10.21)
Hayır.
Seçemediğimiz, random gelen şeyler için gurur duymak mantıklı değil de ondan.
24
0
candide
(27.10.21)
George Carlin'in bununla ilgili çok güzel bir konuşması vardı gösterisinin birinde. Linkini aşağıya bırakıyorum. 5:10'dan sonra başlıyor.

www.youtube.com

Cevaplarım;

- Hayır
- Tesadüflerle gurur duyulmaz, mutlu olunur. Mutluluğa değinmeyeceğim.
- 30
0
desdenova34
(27.10.21)
bazı arkadaşlar kişisel bir tarafı olmadığına değinmiş. ona ek bir de, kesinlik de yok. türk olmak. nedir türk olmak? öyle çat diye herkesin aynı şeyi söylediği bir tanımı yok ki. kimi diyecek 5000 yıldır var olan köklü blah blah, öbürü islamla harmanlayacak vs. aynı şey diğer milliyetler için de geçerli. ingiliz olmak. nedir ingiliz olmak? İngilizce konuşmak mı, anne babanın ingiliz olması mı, ingiltere'de doğmak veya yaşamak mı? hepsi mi? ya da kendini ingiliz hisseden herkes ingiliz mi? ne var yani bu türk olmanın içinde? tam da içini doldururken çok şey değiştiği için hayali topluluklar olmaktan öte gitmiyor ve övünecek veya gurur duyulacak bi şey kalmıyor bence. türklük deyince aklıma hep olumsuz şeyler geliyor mesela şu an benim. sorumsuzluk, din simsarlığı, ahlaksızlık vs geliyor valla, çünkü hep böyleleri bu tanımları kullanıyorlar işlerine göre. ama cumhuriyet kurulurken verilen bağımsızlık mücadelesini, kimseye boyun eğmemiş insanlar topluluğunu düşününce güzel bir his de doğuyor. zamana göre de çok değişiyor yani. kendimi böyle açıklama ihtiyacı duymadan evet gurur duyuyorum diyebileceğim çok nadir şey var. örneğin, ailem. onları da kendim seçmedim ama oldukları insan olmaları bile gurur veriyor bana. ne güzel, iyi kalpli, masum insanların çocuğuyum diyorum mesela. yani daha çok şanslı hissetmek gibi. aynı şeyi bu "milletin" üyeleri için söylemiyorum, söyleyemiyorum. neyse çok uzattım ama eğer içini kesin bir şekilde güzel şeylerle doldurabilseydik gurur duyuyorum diyebilirdim sanırım ailem gibi görebilseydim. yine de bu milliyetçilikten değil de ya ne güzel, akıllı, ahlaklı insanlarla bu hayatı/vatanı paylaşıyoruz diyebildiğim için olurdu. yine şanslı hissetmek gibi bir hisle işte. /28
0
erenderk
(27.10.21)
gurur duymak değil ama türk olmaktan memnunum. türk halkının yaptığı yanlış politik tercihlere, ülkenin geldiği duruma öfkelensem de türk olmayı seviyorum. milliyetçi biri de asla değilim.
0
epleindebisous
(27.10.21)
Hayır,31, çünkü herhangi bir milliyete sahip olmak seçim hakkına bağlı olmadığı için gurur duyulacak bir şey değildir.
0
mimetorg
(27.10.21)
31 yaşındayım. evet gurur duyuyorum, uzun ve ihtişamlı bir tarihin parçası olmak hoşuma gidiyor. yunan, iranlı, rus ya da çinli falan olsaydım da muhtemelen yine gurur duyardım.
0
roket adam
(27.10.21)
Hayır ama mesela Fransızların İngilizlerin milletleriyle gurur duymalarını anlayabiliyorum. Felsefeyi, yönetim biçimlerini, makineleşmeyi falan geliştirip dünyaya yön vermişler gurur duyabilirler biz şu an bir şey üreten konumda değiliz. 31
0
nhk ni youkosu
(27.10.21)
Evet. Çünkü atam yunan'ı denize dökmüş. Hehe

bu arada;

sckxyss +1

erenderk +1

29
0
ceketimi alip cikcam
(27.10.21)
bana göre doğuştan gelen şeyler için yani kendimizin seçme şansı olmayan şeyler için gurur duyulmaz. ancak şükür edilebilir.
0
gameofannen
(27.10.21)
Evet.

Türk milleti bağımsızlık için, vatan için canını çokça kez feda etmiş. Bu bana göre çok karakterli ve saygı duyulacak bir hareket. Bunu yapan başka milletleri de takdir ederim.

28 yaşındayım.
0
dissendium
(27.10.21)
Gencken buradaki pek coklari gibi secmedigim seyle gurur duyamam derdim. Fakat baska bir kulturle hasir nesir olunca gurur duyulabilecegini anladim. Yani ben yari Turk yari Zazayim, Turkiye'li olmaktan gurur duyuyorum tum cografyasiyla. Bu bos politik bir inanc degil. Aksine Turkiye insaninin kalitesini karsilastirma yaparak bulmakla alakali. En basta caliskan bir milletiz bu bile bir gurur kaynagi. Caliskanlik da illa super ekonomi ile issizlik, calisan profili ile alakali degil. Annenizin esinizin her kis basi 3-5 kilo salca, bir kac kavanoz tursu yapmaya calismasi, o gida saklama kulturu de giriyor bunun icine, temizlik kulturumuzde.

Evet, 40.
0
2oda1salon
(27.10.21)
Evet,
Yurtdisina gelmeden once boyle bir farkindaligim yoktu, hiçbir seyi olmayan milletler burnundan kil aldirmiyor ya da alman arkadaslarim ikinci dunya savasi ile ilgili birsey sorunca triplere giriyor sanki hakaret ediyormusum gibi. Oysa yunan, sirp arkadaslarimla konusabiliyorum.
Bazi arkadaslarimin kolyeleri var, mesela ulke haritasi degil de atiyorum, ege bolgesi seklinde italyanlarda gordum daha cok.
Bizim problemlerimiz var o ayri.
Milliyetle gurur duymak bos is ama boyle birsey var ve biz bu konuda ezilecek, gurur duymayacak bir millet degiliz.
32
0
spherical
(27.10.21)
Hayir zira bunun icin bir caba gostermedim. Gurur duyulacak bi olay degil

38
0
thesomberlain
(27.10.21)
hayır
25
0
kornisch
(27.10.21)
32.

evetle hayır arasında gidiyorum. başımızdaki islamistler olmasaydı iç rahatlığıyla evet diyebilirdim.
0
false pretension
(27.10.21)
gurur da duymuyorum mutlu da değilim buna karşılık yerinmiyorum ve mutsuz da değilim.

ms brownstone +1

28
0
rahip janick
(27.10.21)
Hayır,

Türk kısmını değiştir yine sonuç değişmez. olayın Türk olmakla ilgisi yok. Sadece milliyet gurur duyulacak bişey değil. Çünkü senin yaptığın bişey yok. Doğuyorsun ve doğduğun toplumun bir parçası oluyorsun. bitti. gurur duymalık durum nerede? yok. Farklı milletlerden insanların olduğu bir ortamda Türk olduğumu söylemekten utanır mıyım? utanmam. Çünkü utanılacak bir durumda yok.

38
0
draconas
(27.10.21)
Valla @brownstone u goruyor ve arttiriyorum. Secim imkanin olsa bile sacma. Mesela simdi sorsalar cogu kisi en zengin ya da refah seviyesi en yuksek ulkeleri secer, bu secimden sonra niye 'X ulkesindenim' diye gurur duyar ki insan? Hani isin kisisel ozellik olayini falan gectim direkt bisekilde hazira konmak oluyor bu. Yani atiyorum X ulkesi binlerce yil suren tarihi/kulturu sonucunda 'X gibi olma' tarzinda bir stereotipi kazanmissa sadece secim yaptin diye sen niye direkt gururlanasin ki? Senin o olaya bir katkin olmamis.

Kisaca basta dedigim gibi secim olsa bile sacma. Dolayisiyla cevabim hayir.
30.
0
j r r tolkien hayrani
(27.10.21)
bir insanın gurur duyacağı bir hüneri yoksa milliyetiyle gurur duyar. ülkenin geçmişine, tarihsel insanlarına saygı duyuyorum tabi ama ülkeden dolayı gurur duyması komik.

35
0
kanasla intihar eden adam
(27.10.21)
Evet
Gurur duyacağım bir çok hunerim var ama buna rağmen ülkemi seviyorum. Çünkü benim ülkem tüm ülkelerden daha güzel, tarihim daha şanlı, insanım daha sıcak.
40E
0
etna
(27.10.21)
Hayır.
Eskiden savaşçılık işe yarıyormuş bu yüzden başarılarımız olsa da sağlam bir medeniyet kuramamışız. Savaş işi teknolojiye dayanınca gümlemişiz zaten.
0
vizivozo
(27.10.21)
Evet, 23
0
Josephine.
(27.10.21)
Evet çünkü sckxyss nedenini söylemiş.

30.
0
amateur
(27.10.21)
Tamamen tesaduf eseri olan bir seyden gurur duymak ya da utanc duymak bana sacma geliyor. Sans eseri turk doğmuşum. Dolayısıyla duymuyordum.
33
0
stavro
(28.10.21)
hayir
kendim secmedigim bir sey icin neden gurur duyayim. sadece ataturk atam oldugu icin gurur duyuyorum
29
0
nibba
(28.10.21)
evet çünkü kimliğimin ve geçmişimin bir parçası.
dissendium'a katılıyorum.
burada doğmak tesadüf olabilir ama dedelerimiz bu ülke için savaşmış.
kendi adıma konuşmam gerekirse, iki tane dedem var savaşmış olan.
bazı şeyleri kendimiz kazanmış, (son yıllarda olduğu gibi de) kendimiz kaybetmişiz.

gavur okulu diye tabir edilen okullardan birini bitirdim.
o zaman da aynı şeyi düşünürdüm, sonradan bütün dünyadan insanlarla çalıştığım bir işim oldu, yine aynı şeyi düşünüyorum.
özendiğimiz ülkeler toplumsal olarak bilim, medeniyet vb. konularında çok ileride olsalar da, halklarının bireysel anlamda kendi toplumlarıyla aynı düzeyde olmadığını düşünüyorum.

bunun sebepleri elbette tartışılır ve ülkeye göre bakış açıları elbette değişebilir ama en azından mücadele etmiş ve özgürlüğünü kazanmış birilerinin evladı olmak bana gurur veriyor.

üstelik, tarihte iyi ya da kötü, mücadelesi olan ya da olmayan her millet/ulus/ülke, sadece göçmenlerden oluşsa bile kendi ülkesiyle ve o ülkenin vatandaşı olmakla gurur duyarken, bizim bunu bu kadar hafife almamızın talihsiz bir durum olduğunu düşünüyorum.

36
0
blatta hiberna
(28.10.21)
hayır, gururluk bir durum yok bence de. sadece mutluyum ve kimliğimle barışığım diyebilirim.

yurtdışında kimliğimi aşağılamaya çalışanlara da ayarı veririm, elinde tesbih, ayağında babet çorabı takılan bi tane bile ziya gökalp eseri okumamış ama türkçü geçinen tiplere de.

27
0
makarnavodka
(28.10.21)
hayır ama bundan utanmam tabi. milliyetim üzerinden bana sataşacak insana karşı kullanacağım malzememin olmasından memnunum.

benim seçmediğim, doğuştan gelen bir özellik benim için gurur vesilesi değil. çalışıp çabalayarak elde ettiğim bir ünvan, eser veya kazançtan gurur duyarım ancak.

31.
0
zgrydn
(28.10.21)
neden gurur duyayım ki?

kendi seçimim olsa gurur duyarım ya da millet olarak acayip işler yapmış/yapıyor olsak yine gurur duyarım.
0
co2s2
(28.10.21)
hayır
çünkü burada doğup büyüsem bile türk değilim; ne etnik, ne kültürel ne de toplumun bir parçası olarak.

dolu dolu türk hissetseydim de gurur duymazdım. içinde bulunduğun kültür, millet, toplum için mutlu ya da mutsuz olmak ayrı, gurur duymak ayrı bir şey bence. mesela ingiliz olsaydım mutlu olurdum ama yine gurur duymazdım.

başka milletleri gördüm bizimki iyiymiş diyenleri anlayabilmekle beraber milliyetle gurur duyma meselesinin milliyetin kendinden gelen bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum. bu arkadaşların tacik olsaydı, sırf milliyetinden gurur duyma fikrinden ötürü tacik olmaktan gurur duymasından bahsediyorum. bu bağlamda bakıp da objektif olmanın mümkün olmadığını, konseptin kendi kendini beslediğini düşünüyorum.
0
Bruce
(28.10.21)
(2)

Canım hiçbir şey yapmak istemiyor ama stresten ölüyorum

İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
Merhaba Duyuru'nun Hayat Dolu Tatlış İnsanları,Başlıkta da okuduğunuz gibi canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Bir şeye heves ediyorum iki dakika sonra tadı kaçıyor. Motivasyonum yerlerde. İş bulmam gerekiyor ama iş aramayı da 2 haftadır falan bıraktım. O kadar sıktı ki artık her gün 2-3 saatimi ayır
Merhaba Duyuru'nun Hayat Dolu Tatlış İnsanları,

Başlıkta da okuduğunuz gibi canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Bir şeye heves ediyorum iki dakika sonra tadı kaçıyor. Motivasyonum yerlerde. İş bulmam gerekiyor ama iş aramayı da 2 haftadır falan bıraktım. O kadar sıktı ki artık her gün 2-3 saatimi ayırıp ilanlara bakmak, yoruldum yeminle. Serbest çevirmenlik yapıyordum bıraktım, tam zamanlı iş bulacağım diye. 1-2 ay önce başımdan aşağı resmen çeviri yağdı, ancak sadece bir tanesini almak geldi içimden.

Kendimi geliştirmem gerekiyor, bazen bildiğim diller konusunda zayıf olduğumu hissediyorum veya yeni bir dil öğreneyim diyorum, gram kılımı kıpırdatmıyorum. Benden seviye olarak geride olanların bir şekilde düzen kurduklarını fark etmeme rağmen eylemsiz kalmaya devam ediyorum. Bu da en çok koyan şeylerden biri. Buna izin verdiğim için kızıyorum kendime.

Şu an kendim için yaptığım tek hayırlı şey profesyonel bir kurumdan mesleki eğitim almak. O da zaten delicesine aradığım bir şeydi. Bu eğitimi de bahane ederek yapmayı düşündüğüm her şeyi bu eğitimin bitimine erteledim. Spora başlamayı düşünüyordum, onu da pandemi bahanesiyle erteledim.

Kendimi her ne kadar insanlarla kolay temas kurabilen biri olarak görsem de şu an sosyal ilişki adına bir düzenim kalmadı. Bir tarafım insanları, bir tarafım yalnızlığı istiyor ve şu an dışarı çıkabileceğim bir arkadaşım dahi yok. En iyi arkadaşımla çok saçma bir sebepten dolayı iletişimi kestim.

Her neyse daha fazla yazmak istemiyorum ama gerçekten artık o kadar zor geliyor ki stres nöbeti gibi, atak gibi bir şey geliyor. Bunu ilk defa Instagram açıp düzen kuran arkadaşlarımın hesabına bakınca yaşadım, sonuncusunu da dün yaşadım, birkaç defa yaşadım bunu son 6 ayda. Derin derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum ve sol tarafıma bir sızı saplanıyor. Kalp krizi geçirecek gibi hissediyorum. Benim açımdan olumsuz bir uyarana maruz kalınca oluyor. Böyle bir şey açığa çıktığına göre ciddi sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Nasıl kurtulabilirim bu cendereden? Bu cendereyi bırakabilir miyim? Yaşayanınız olduysa nasıl çıktı? Fikir ve tavsiyelerinize açığım. Teşekkür ederim.
0
İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi
(26.10.21)
Öğretmenlik düşünmüş müydünüz? Formasyon alıp öğretmenlik yapma şansınız varsa onu deneyin derim. Bu şekilde atanmaya çalışırsınız ya da kurslarda öğretmenlik yaparsınız. Gerçi bazı kurslar dil ve edebiyat mezunlarını da çalıştırabiliyor. En kötü özel ders vermeyi deneyebilirsiniz.
0
dissendium
(26.10.21)
Valla olayin sebebi belli iste, kendini oturup milletle kiyaslamayacaksin. 'Benden seviye olarak geride olanlar' ile seklinde baslayan cumlen zaten tum olayi ortaya cikariyor.

Ise ihtiyacin varsa is bulman gerekiyorsa oncelikle hangi isi yapmak istedigine karar ver. Su an oyle bir kararsizligin varmis gibi gozukuyor. Yapacagin ise karar verdikten sonra da is bulana kadar sadece is basvurulari yap ve kendini gelistirmeye cabala. 'Millet su an su konumda' vs diye dusunup kendine iskence cektirme. Isi bulduktan sonra gerisi gelir.
0
j r r tolkien hayrani
(26.10.21)
(13)

Kimseyle "Onunla olduğu gibi" olmuyorsa ne yapmalı?

magni
Hayatınızın ilişki anlamında zirve seviyelerini görüp yaşadığınız bir ilişkiden çıkmışsınız. Kafaların uyumu, hayata dair bakış açıları, mizah anlayışı, seks hayatı vs. Tabii acı olan da şu ki, bazı şeyler ne kadar iyi olursa olsun, bir ilişkiyi devam ettirmeye yetemeyebiliyor, başka şeyler çıkıyor.
Hayatınızın ilişki anlamında zirve seviyelerini görüp yaşadığınız bir ilişkiden çıkmışsınız. Kafaların uyumu, hayata dair bakış açıları, mizah anlayışı, seks hayatı vs. Tabii acı olan da şu ki, bazı şeyler ne kadar iyi olursa olsun, bir ilişkiyi devam ettirmeye yetemeyebiliyor, başka şeyler çıkıyor. Her neyse.

O ilişkinin sonrasında pek çok kadınla flört etmişsiniz ama kimseye dair heyecanlanamadığınızı, yanındayken sıkıldığınızı falan fark ediyorsunuz. Beyniniz adeta otomatik bir şekilde herkesi "onunla" kıyaslıyor, olmuyor.

Bu noktada bence yapılacak üç şey var;

1. Kimseyle bir daha o seviye bir şey yakalanamayacağını kabullenip, daha az tatminkar türde ilişkilerle yola devam edileceğini düşünmek.

2. Zaman içerisinde hayatın benzer seviyede şeyler hissettirecek bir insanı yeniden karşına çıkarabilme ihtimaline inancı kaybetmemek ve bu düşüncenin doğrultusunda denemelere devam etmek.

3. Onunla yeniden işleri yoluna koymaya yönelik hamlelerde bulunmak. (Neredeyse ayrılalı 4 ay olacak, sıfır iletişimdeyiz.)

Ne dersiniz?
0
magni
(26.10.21)
tabii ki 2.

biri asla düşünmeyin. her zaman daha iyisi vardır.

3 anca gereksiz bir sebepten ilişki bitirilmişse olabilir. düzelemeyecek bi şeyse 3ü de eleyin.
0
jelly bear
(26.10.21)
Önce 3. Gerisi gelir zaten.
0
pispinti
(26.10.21)
4. senin düşündüğün kadar iyiyse bitmezdi diye düşünmek
0
bir soru sorcam
(26.10.21)
How I Met Your Mother'ın bir bölümünde şöyle bir deyiş vardı: "Everyone has their own Robin - the person that you loved very much, but you cannot be with. And whoever you'll meet, whatever you'll do, nothing will be like it would be with Robin."

Açıkçası ben de uzun süredir aynı durumdayım. İlişkinin sonrası geçen diyalogsuz 3 senenin üstüne dayanamayıp yeniden iletişim kurmuş ve onun bensiz de "çok iyi" olduğunu görünce hayal kırıklığımı ikiye katlamıştım. Sonrasında denemeye yeltendiğim her ilişkide hep onu aradım ve bu durumun karşı taraf için büyük bir haksızlık olduğuna kanaat getirdiğim için de sürdürmedim. Başlamadım bile denebilir. Ne yazık ki hâlâ aklımı ondan alamıyorum. Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'nin ilk cümlesinde söylediği gibi "Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." Ben hayatın bir yerde onu karşıma çıkaracağını bilseydim kendimi farklı yetiştirirdim. Ancak hayatın içinde pişmanlıklar da var. Bunu böyle kabul etmeyi öğrendim artık. Bu acımı azaltmıyor, hiçbir şeyi düzeltmiyor fakat en azından kendimi daha az suçlamama yardımcı oluyor.

Pinhani'nin bir şarkısında da geçtiği gibi:

"Güzel günlerimizin bittiğini sanma, belki bir daha öylesi olmaz ama her bir gün de güzel aslında..."
0
ultranil07
(26.10.21)
Önce 3
3’ün olmayacağından aşırı emin olduktan sonra 2
0
megalomaniac
(26.10.21)
zaman geçtikte sen insan olarak değişeceksin. beğenilerin isteklerin farklılaşacak. dizi karakteri değilsin :). (bence değişmiyorsa asıl bu sıkıntı). duygusal olarak uzaklaştıkça da daha objektif bakabileceksin geçmişteki ilişkine. bitmesinin bir sebebi var sonuçta.

kendini böyle kutulara sıkıştırma onun gibi olur olmaz diye. milyon tane insan var. elbette ki karşına başka insanlar çıkacak.

kısacası, yaşamaya devam et. beklentilerini askıya al derim. romantik ilişki bir insanın hayattaki tek tatmin aracı yani hayat amacı olmamalı bence. işinin arkadaşlarının hobilerinin tadını çıkar. yeni hedefler koy.
0
curious mind
(26.10.21)
2
0
guitarissimo
(26.10.21)
4 ay cok az süre. Iletisime geçme. Işine bak
0
westblack
(26.10.21)
4 ayda mi ondan daha iyisi olmayacagini anladin?

tebrikler, gul gibi saplantiniz olmus :D

kimse vazgecilmez degildir
0
foster
(26.10.21)
Valla ben hicbiri diyorum. Tum secenekler direkt gecmise yas tutma ile alakali, farkli gorunen ikinci secenek bile yine gecmise bisekil takintili olma durumuyla ilgili. Bittiyse bitmistir, 'yok baskasi sunun gibi olacak mi' vs diye dusunup isi bisekil yarisa cevirmeye de gerek yok. Unut gitsin, direkt onune bak.
0
j r r tolkien hayrani
(26.10.21)
aynisini yasiyorum yillardir.

ben ilk zamanlar 2ydim. artik 1im.

benimkinde yillar oldu. artik olmaz ama sana tavsiyem 3.

bu arada 4 ay olmus ve pekcok flort mu? bu kisim biraz garip
0
Kittie
(26.10.21)
@foster @Kittie Süre 4 ay, oturup bekleyene bu çok aşırı uzun bir zaman değil tabi ama ben boş durmadım, dating app'lerden tanıştığım kişiler oldu. Aklım ve hislerim başka birine kaysın istedim. Ama pek başarılı olduğumu söyleyemem.
0
🌸magni
(26.10.21)
o çoktan yeni bir ilişkiye başladı bile, dolayısı ile 3 bir seçenek değil. seninleyken yaptıklarını başkaları ile yapıyor ve halinden oldukça da memnun.

atlatamayan sensin ve onunda atlatamayacağını düşünüuyorsun ancak bu doğru değil, 3 ncü haftadan sonra kadınlar yeni bir ilişkiye hazırlardır. 4 ncü haftada birini bulur, çivi çiviyi söker deyimi de buradan gelir. kadınların hayatta kalma içgüdüleri bu şekilde gelişmiştir. savaşta erkeği ölen kadın yıllarca ağlayarak vakit kaybetmez, o çiftliği, o işi idare edebilecek birini bulur. günümüzde bu çok daha hızlı, instagram, tinder, okcupid saolsun.

dolayısı ile öncelikle onunla olan onunla güzeldi diyeceksin, başkalarında başka güzellikler bulacaksın ve hayatına devam edeceksin.
0
selam
(26.10.21)
(10)

Her şeyden bıkınca napıyoruz?

Bruce
İş yerinde her şeyi halleden olmaktan bıktım. Çözülemeyen sorun olduğunda yardım istenen olmaktan bıktım. Sorunu olan arkadaşların danıştığı insan olmaktan bıktım. Babamın muhasebesini tutmaktan bıktım. Ablamın işiyle ilgili fikir vermekten bıktım. Beraber büyüdüğüm, en yakınım dediğim kuzeninim kar
İş yerinde her şeyi halleden olmaktan bıktım. Çözülemeyen sorun olduğunda yardım istenen olmaktan bıktım. Sorunu olan arkadaşların danıştığı insan olmaktan bıktım. Babamın muhasebesini tutmaktan bıktım. Ablamın işiyle ilgili fikir vermekten bıktım. Beraber büyüdüğüm, en yakınım dediğim kuzeninim karı kız muhabbetinden bıktım. Kendi karı kız muhabbetimden de bıktım.

Kimse beni aramasın istiyorum. Kimseye derman olmak istemiyorum. Genel olarak sorumluluk sahibi olmaktan bıktım. Görünmez olmak istiyorum, var olmamak istiyorum.

Napıyım, kendimi ölü mü göstereyim? Bildiğiniz kimlik değiştirmeci var mı? Nasıl kaçıcam her şeyden?
0
Bruce
(26.10.21)
(bkz: abi geç oldu yat istersen artık )

Sal gitsin bruce, dert etme o kadar.
0
j r r tolkien hayrani
(26.10.21)
telefonu kapatın.
0
erenderk
(26.10.21)
buraya değil de bu insanlardan birine patlıyoruz ve bu kişileri korkutuyoruz, bir süre bize bir şey demeye korkuyorlar, biraz rahat ediyoruz ama sonra da bu insanları kırdığımız için vicdan azabı çekiyoruz.
0
rahip janick
(26.10.21)
İstifa edip telefonu 1-2 ay bıraksan kendine gelirsin ama niye böyle doldun ki şimdi acaba o.O
0
abuzer
(26.10.21)
dolmussun iyice, hicbir seyi dusunmeden telefondan internetten insandan uzak bi kafa tatili 1 haftada resarj eder aslinda. ve bu noktaya gelmeden belli periyotlarla kucuk tatiller iyi gelir diye dusunuyorum sonrasi icin.
0
in vino veritas
(26.10.21)
Hayır demeyi öğrenerek.
0
bagcivan
(26.10.21)
haha şaşırdım okuyunca.
abi sen gerçek hayatta da duyuruda olduğu gibi her soru sorup yardım isteyene ilk koşup cevap veren kişi oluyorsan bunların başına gelmesi ve sonuçta bıkmak normal.
ben mesela beni bıktıran birisi olursa dinlemiyorum. dinler gibi yap dinleme mesela.
0
dafuq
(26.10.21)
hacı o değilde sana bir şey sorcam.

bir eleman var bana borcunu vermiyor onu nasıl yaparız?
0
duyurukullanıcısı
(26.10.21)
Hocam toplumun sizin gibi insanlara çok ihtiyac var, her 10 insana bi tane sizin gibi insan gerekiyor. Göreve devam :(

Biraz mola iyi olabilir dabi.
0
WithWorth
(26.10.21)
biraz tatil iyi gelir, telefonsuz tabii. hatta bana iki gün kamp bile iyi geliyor.
0
selam
(26.10.21)
(6)

kaşarlı yumurta

Wakatakakage
En güzel nasıl yapılır? Hangi yağ kullanılır?
En güzel nasıl yapılır? Hangi yağ kullanılır?
0
Wakatakakage
(25.10.21)
Yumurtayı bir kasede güzelce çırp, içine bir miktar tuz karabiber isteğe bağlı süt ekle.
Tavayı ısıt, tereyağı ekle, yağ eriyip ısındıktan sonra yumurtayı eşit kalınlıkta dök.
Tava büyüklüğüne göre yumurta sayısı kullanmak önemli, çok kalın olursa karıştırmak zorunda kalabilirsin, bu görüntüyü bozar.
Daha sonra pişmeye yakın rendelenmiş kaşar peynirini üzerine serpiştir ve omletini katla.

Afiyet olsun.
0
tss
(25.10.21)
Aycicek yagi.
0
j r r tolkien hayrani
(26.10.21)
omlet yapacaksan; omlette sıvı yağ kullanılır.
0
killerbee
(26.10.21)
Valla tavada yiyeceksem sahanda ve tereyağlı tercihim yoksa haşlama yerim daha iyi :D
0
e mice
(26.10.21)
hellim peynirine 2 yumurta kır yeter
0
bir soru sorcam
(26.10.21)
tereyağ ve kaşar birleşince ağır oluyor. kaşarda yağlı ve süt ürünü çünkü. az ayçiçek ile çırpılmış yumurtayı dök. rendeye de gerek yok kaşar dilimlerini ser. karabiberde hafif çekebilirsin. sonunda ortadan katla. çok pişirme hafif ıslak kalsın.
0
xrated
(26.10.21)
(4)

acı yenince kulakların içinin kaşınması

hypathia
evet biraz saçma bir duyuru olacak ama internette de şöyle bi baktığımda uludağ sözlük başlığı dışında bişey görmedim. acı eşiği çok düşük biriyim, ne zaman acı yesem kulaklarım içi, acının etkisi geçene kadar kaşınıyor. yanma, acıma, kızarıklık vs değil normal kaşınıyor, gıdıklanıyor gibi :) sizde
evet biraz saçma bir duyuru olacak ama internette de şöyle bi baktığımda uludağ sözlük başlığı dışında bişey görmedim. acı eşiği çok düşük biriyim, ne zaman acı yesem kulaklarım içi, acının etkisi geçene kadar kaşınıyor. yanma, acıma, kızarıklık vs değil normal kaşınıyor, gıdıklanıyor gibi :) sizde böyle olmuyor mu ya? bende bi gariplik mi var? teşekkürler
0
hypathia
(25.10.21)
Valla ben de aciyi pek sevmem ancak aci yiyince kulaklarimin kasindigi da olmadi hic.
0
j r r tolkien hayrani
(25.10.21)
dilin arkasının duyusunu alan sinirle kulağın iç kısmının duyusunu alan sinir aynı. O yüzden bu tarz karışıklıklar olabiliyor. Ben de nezle olduğumda kulağımın içi kaşınıyor boğazdaki hissi orada alıyorum :)
0
nundu
(25.10.21)
bende de acı yediğimde kulak dahil yüzümün birçok yerinde + boynumda bile kaşıntı başlıyor aynı şekilde.
0
lappuntamento
(25.10.21)
hahah cizgi film gibi buhar da cıkıyor mu?
0
morden kainen
(25.10.21)
(7)

bana kitap önerir misiniz?

matilda
Son 2 aydır aşırı bir okuma isteği geldi bana. Önceden de çok severdim ama evlendiğimden beri 3 yıldır doğru düzgün kitap okumamıştım. Eylül ayında 3 kitap bitirip şimdi Ekim ayında Yüzüklerin Efendisi'ne başladım. İlk kitabın bitmesine 67 sayfa var. Sonra Veronika Ölmek İstiyor'u okuyacağım. Sonra
Son 2 aydır aşırı bir okuma isteği geldi bana. Önceden de çok severdim ama evlendiğimden beri 3 yıldır doğru düzgün kitap okumamıştım. Eylül ayında 3 kitap bitirip şimdi Ekim ayında Yüzüklerin Efendisi'ne başladım. İlk kitabın bitmesine 67 sayfa var. Sonra Veronika Ölmek İstiyor'u okuyacağım. Sonra Yüzüklerin Efendisi'ne devam. Aralık sonunda Yüzüklerin Efendisi'ni tamamen bitirmek istiyorum, hedefim bu. Kalan zamanda da başka kitaplar okumak istiyorum.
Bir de J.R.Tolkien'in bu dünyayla ilgili diğer kitaplarını önerir misiniz ve okuma sırası ne olmalı? D&R'da dün Beren ve Luthien ve Hobbit'i gördüm ama emin olamadım.
Yalnız lütfen bana kitap önerir misiniz?
Sürükleyici olan her kitabı okurum. Polisiye-gerilim kitapları hoşuma gidiyor. Onun dışında Masumiyet Müzesi, Bin Muhteşem Güneş gibi kitapları da çok seviyorum ama vıcık vıcık romantizm kokan kitapları pek sevmiyorum. Masumiyet Müzesi, Türk filmlerini andırdığı için çok sevmiştim..
Teşekkür ederim.
0
matilda
(24.10.21)
Şu kitabı beğeneceğinden eminim

www.dr.com.tr
0
Mirket
(24.10.21)
Valla madem yuzuklerin efendisine baslamissin oncelikle o seriyi bitir bence, yarida birakirsan eru carpar. Ondan sonra da hobbiti cabucak okuyabilirsin. O evren hakkinda daha fazla detayli bilgi almak istiyorsan direkt silmarillion kitabina gecebilirsin orada oldukca fazla detay var. 'Yok ben tarihceyi falan degil hikayeleri okumak istiyorum' diyorsan o kitapta yer alan hurin'in cocuklari, beren ve luthien gibi hikayelerin daha kapsamli sekilleri olan kitaplarini okuyabilirsin.
0
j r r tolkien hayrani
(24.10.21)
Valla ben en son Erlend Loe' den Doppler' i okudum. Şimdi ise Ralph Ellison'dan Görülmeyen Adam'ı okuyorum. İkisini de öneririm.
0
Amaranta ursula
(24.10.21)
Okumadıysanız mutlaka Gulyabani
Kaplan! Kaplan!
Silo serisi
Algernon'a Çiçekler
Mezbaha Beş
Erdem Yılı
Fantastik serileri seviyorsanız Kara Prizma'yla başlayan Işıkyaratan serisi
Madde 22
0
kobuzchu kiz
(24.10.21)
Dune
0
old possum
(24.10.21)
Dune +1
0
selfdestruct
(24.10.21)
Kral Katili Güncesi serisine başladım tam olarak seninkine benzer hislerle. Uzun zamandır da aklımda olan bir seriydi. Aklının ucunda bulunsun, çok güzel gidiyor.
0
lüzumsuz adam
(24.10.21)
(14)

Ikinci görüsmeye ilerlemeyen ilk görüsmeler

polopan
Bunu cok yasiyorum: Internetten tanistigim birisiyle görüsüyoruz. Görüsme iyi gectiyse, muhabbet aktiysa, karsimdaki insan yeterince cekiciyse, herhangi bir uyumsuzluk görmediysem benim icin bu kadinla görüsmeye devam etmek icin yeterli oluyor. Illa ki deli gibi birseyler hissetmem gerekmiyor yani,
Bunu cok yasiyorum: Internetten tanistigim birisiyle görüsüyoruz. Görüsme iyi gectiyse, muhabbet aktiysa, karsimdaki insan yeterince cekiciyse, herhangi bir uyumsuzluk görmediysem benim icin bu kadinla görüsmeye devam etmek icin yeterli oluyor. Illa ki deli gibi birseyler hissetmem gerekmiyor yani, hafif bir hoslanti ve görüsme sirasinda kendimi iyi hissetmem yeterli. Benim böyle hissettigim her 10 kadindan 8 veya 9'u ilk görüsmede "cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim" diyerek tekrar görüsmek istemiyorlar, ya da "sadece arkadas" olarak görüselim tarzi seyler söylüyorlar.

Simdi burada iki farkli görüs var:

1- Ilk görüsmede flört seviyesini yükseltmen, aranizdaki iliskiyi fazla vakit kaybetmeden baska bir seviye cekmen, tensel temas kurman, onu arzuladigini belli edecek seyler yapman ve sexual tension denen seyi yaratman gerekiyor, bunlari yapmayinca kadinlar heyecan duymuyorlar ve ilgilerini yitiriyorlar diyen grup.

2- Senin ilk görüsmede ne yaptigin cok önemli degil, kadinlar zaten ilk 5 dakikada seninle olmak isteyip istemeyecegine karar veriyorlar. Dolayisiyla sacmasapan hareketler yapmadigin ve donuk bir tip olmadigin sürece olay daha cok tipte, karizmada bitiyor diyen grup.

Siz hangi gruptasiniz?
0
polopan
(24.10.21)
Valla ben ucuncu gruptayim. Yani tipinin/dis gorunusunun oldukca onemli oldugunu ancak bunun tek basina yeterli olmadigini, ne yaptiginin ve ne konustugunun da karar verme surecine etkisi oldugunu savunan gruptan.
0
j r r tolkien hayrani
(24.10.21)
"cok iyi birisin ama ben bir heyecan hissetmedim"

bütün anahtar kelime burada aslında, kadınlar bu konuda çok açık sözlüdürler sadece şifreli konuşurlar.

her iki grupta doğru söylüyor ancak tek bir farkla, sağda solda hayatın içinde tanıştığın kadınlar ilk bir kaç saniyede bir puan veriyorlar bu puanı verirken tipin, duruşun, konuşman, davranışların etkili, ilk bir kaç saniyede tipini beğenmese bile diğer unsurlar o tip konusunu kapatıyor, kadınlar erkek hakkında kafasında bir hayal kuruyorlar ve o hayale kapılıyorlar. özellikle gençler bu "oyun" dediğimiz hayal gücü konusunda daha hızlılar, orta yaşı geçmiş kadınlarda çalışmıyor, sen bu noktada onların hayal güçlerini her zaman beslemeye devam etmelisin. detay vermemelisin.


dating app'larda ise seni 5 fotoğrafın üzerinden sahip olduğun ve yaşadığın hayatı analiz ediyorlar (neşeli mi? yeterince parası var mı, kendine güveniyor mu, ilk tartışmada sinecek mi) ve bu konuda çok başarılılar üstelik daha fazla zamanları var incelemek için.

daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin.
0
selam
(24.10.21)
karizma,tip,donanım tamam da karşıdaki insandan da öğrenebileceğim bir şeyler olmalı. bana da pek bir şey katmadıktan sonra gördüğüm üzere olanlardan hep toksiklik veya sığ muhabbetler. benim de dinlerken ağzım açık kalsın, saatlerce dinleyeyim.

çok iyisin, sadece arkadas kalıpları da yüze söylenmeye cesaret edilemeyen lafların tatlı versiyonları.
0
evimin paspasi
(24.10.21)
Cevap 1

Yalniz internetten tanisiyorum demissin ama kaynak nedir.
Gidip tinder,ockupid falan takiliyorsan oradaki kizlari ayri genellemek lazim.
Orasi alt lig gibi bir yer.

Eksiden falan dusuruyorsan o baska
0
divit
(24.10.21)
bence iyi birisin. ondan kaybediyorsun.
0
dafuq
(24.10.21)
Selam +1

Çoğu kadın için geçerli olan şeyleri söylemiş, yazdıklarında ders almayı bilenler için nice öğütler var. Şu kısımlar oldukça doğru

"daha ilk mesajlaşmadan itibaren flört'ü hiç bırakmamalısın (ya dating app'lerde yada diğer şekilllerde) dating app'lerde tanıştıktan sonra mesajlaşma içerisinde de cinsel gerilimi vermelisin, üstü kapalı olmalı kadın kinayeler ile konuyu anlamalı ve hayal kurmalı. date sırasında ise fiziksel temas önemli, giydiği taktığı bir takıdan yola çıkarak el, dirsek altı kol, mide/göbek, vb. yerlere dokunmalısın bu heyecanı arttırır öz güvenini gösterir.

bunları yapmadığın sürece "iyi çocuk"sun. ne kadar tipin olsa da, fiziğin ile ne kadar ilgi çeksende bir işe yaramaz. en fazla çok sarhoş ve libidosu tavan yapmış bir hanım efendi üzerine çıkarsa o zaman bişiyler olur.


"arkadaş olarak görüşelim" etrafımda dur seninle eğleneceğim ama mekandan ayrıldıktan sonra başkasının yanına gidip onunla sevişeceğim demek. o nedenle bu lafı duyduktan sonra benim arkadaşlarım var zaten de ve uzak dur.

date'lerini bir etkinlik olarak planla, go-cart'a mı gidersiniz, şarap tadımına mı, lünaparka mı orası sana kalmış. date'i planlarken kendi keyif aldığın şeyler olmalı. böylece en azından heyecan kısmını halletmiş olursun.

not: biraz hızlı davranmalısın ama saldıray abi gibi ikizz yatak var dememen lazım, dediğim gibi üstü kapalı olmalı, ilk date'de yatak da olabilir bu da mümkün ama dediğim gibi mesajlarda falan sürekli cinsel gerilimi vermelisin. "


Burada asıl hüner isteyen mevzu, kime, hangi dozda bunları yapabileceğini anlamak. Bunları okuyup "bu erkekler salak herkesi tek tip sanıyor" diyen kadınlar var şimdi duyuruda, azıcık daha triggerlanmayı bekliyorlar, aksi şeyler yazabilirler. Onlara inanma, onlara güvenme...

Latifesi bir yana, selam'ın söyledikleri çoğu durum için geçerli. Normal bir flört, cinsel birliktelik veya herhangi bir heyecan arıyorsan bunları yaptığın 10 senaryonun birkaçında başarılı olursun. Yüzde kaç olacağı tipine ve kendini ifade edebilme becerine bağlı.

Ama ben sıra dışı bişi istiyorum, standart bir flört olmasın, birbirimize cuk oturduğumuz, samimi ve gerçek paylaşım yaptığımız, farklı hissettiren bişey olsun diyorsan bu tarz "taktik" oyunlarının işin "ruhunu" kaçırdığını düşünüyorum. Ya da şöyle söyleyeyim, bunların hepsini bir hedef uğruna hayata geçirdiğinde bir noktada sen sen olmuyorsan, kendinden ödün vermiş ya da bir nebze olmadığın biri gibi davranıyorsan; birkaç kadından sonra başka bir şey aramaya başlıyorsun.

O yüzden genel anlamda ne istediğine karar verip uygula bu taktikleri.
0
Bruce
(24.10.21)
Belki de gerçekten devamlılığı olan bir şey arayışında değildir karşıdaki. Canı sıkılmış ve dışarıda takılacak birini arıyor olabilir, network için kasıyor olabilir, gold digger olabilir vb.

İnternet tanışmasında kadınlara genelde çok yalan söylüyorlar. Gece geçirildikten sonra numarasını siliyorlar. Sen dürüstsen olduğun halinle yalanların yarattığı heyecanı yaratamıyor olabilirsin. Mesela adam asgari ücretli diyelim. Şuraya gittim, bunu yaptım, bunu yapacağım diye ortalama heyecan pompalıyor. Kesinlikle gerçek kimliğini ortaya koymuyor. Tamamen duygulara yönelik hamleler.

Soruna cevap olarak da 1 derim
0
roe
(24.10.21)
nedeni neden önemli ki. sonuçta ilişki istiyorsan (öyle anladım) başka biri gibi davranmaya çalışmak ya da yukarıda anlatılanlar gibi 'taktik' kullanmak sürdürülebilir bir şey değil. ve ancak başka biri gibi davranırsan seninle olmak isteyen birini sen niye isteyesin.

ilişki değil de kadınlar seni çekici bulsun istiyorsan yüzeysel bi seviyede, enstrüman çalmak spor yapmak ya da sevdiğin herhangi bi konuda çok çalışmak, yani kendine yatırım yapmak en mantıklısı. pek çok insan bunları çekici bulur.

zaten sen de yoğun duygular hissetmiyormuşsun. belki burda senin hislerinin bilinçsiz dışa vurumu bile bazı insanların hislerini etkiliyordur. belki hepsi aynı şeyi söylüyor ama tamamen farklı nedenlerle söylüyor da olabilirler.

sonuç olarak nedenin hiç önemi yok. ilişki arıyorsan bunun için iki kişi lazım. senin yapman gereken pek bir şey yok bence aramaya devam etmek dışında. ya da tam tersi aramayı bırakmak dışında.
0
curious mind
(24.10.21)
Ben bir kadın olarak kendi deneyimimi söyleyeyim. Bir erkekle bir saat geçirdikten sonra onunla daha fazlasını isteyip istemediğime karar vermiş oluyorum. Bunun efendilikle, yok efendim cinsel gerginlik yaratmakla filan bir ilgisi yok. Tanıştığımız insanların çok azıyla anlaşabilmemiz ya da çok azına çekim hissedebilmemiz zaten normal bir şey. Size "düşecek" kadın ne yaparsanız yapın "düşer".
0
inawen
(24.10.21)
yorumları okuduktan sonra ekleyeyim; ilk yorumumda dediklerim "olması gereken" yani zaten böyle olmalısın. o duruma gelinceye kadar ise evet taktik bir anlamda doğru ancak belli bir amaç için (seks, ilişki vs.) için yaparsan taktik. Bu gerçekten de bruce'un dediği gibi yorucudur, çok yorucudur ve bir yerde bir kelimeyi yanlış kullandığın için olacağı varsa da olmaz. ardından da düşünürsün böyle demişlerdi yaptım ama ne oldu da bu iş yalan oldu diye.

içinden gelen çiçekler alıp yollarına dökmek ama yapman gereken kadını "normal" olarak görebilmen, bu kısım çok yorucu zira "kadınlnar çiçektir", "kadınlar narindir", "kadınlar korunmaya muhtaçtır", "kibar olmalısın", "nazik olmalısın" vb gibi şeylerle büyüdük, kadınlar erkeklerden çok daha güçlüler, ayrılırsam ölürüm diyen kadın en fazla 1 ay içinde yeni biriyle bir ilişkiye başlayabiliyorken bir erkek yıllarını biten ilişkisine verebiliyor. kadın eski ilişkisinin hayatını bu gün etkilemesine izin vermezken erkek yıllar sonra bile etkilemesine izin veriyor. "o"nun gibi birini arıyor. kadınlar şehirde/köyde erkeklerden on kat daha güçlü, buna göre davran.


bu nedenle zihinlerimizin en dibine kadar işlemiş bu fikirleri silmek ve davranışlarımızı değiştirmek çok zor olabiliyor işte taktik kısmı buradan geliyor. bir amaç için yaptığımız sürece taktik oluyor. taktik yapabilirsin, kadınlarda çok fazla yapıyor istediği biri varsa. burada konuyu taktik olmaktan çıkartıp doğal hale gelmesi bir süreç. şu an bu yazıyı okuyan herkes bir durumda, kimi kilolu, kimi zayıf, kimi zengin kimi değil, her ne halde olurlarsa olsunlar o noktaya bir sn. de gelmediler. şu anda ki halleri de doğal halleri. kiloluysa doğal kilolu taktik değil, zayıfsa doğal zayıf bir sn de zayıflamadı ve tam olarak şu an o kişiinn en doğal hali. herkes bir süreçten geçti, geçiyor, geçecek. davranışlarımız duygularımız ve onları ele alma şeklimiz sürekli değişecek.

buluşmaların bir etkinlik etrafında kurarsan heyecanı tamamlarsın demiştim. kadınlar eve geldiklerinde dedikodusunu yapacakları bir şey isterler. arkadaşı sorduğunda "kahve içtik oturduk sohbet ettik" demek istemezler. oraya gittik buraya gittik şunu yaptık, belimi tuttu çok heyecanlandım birden" demek isterler bununla hava atarlar diğer kadınlara.

örn: bir arkadaşımda kalmıştım pandemi zamanında, pazar günü dışarı çıktık yürüyoruz (sokaya çıkma yasağı var), çıkmadan önce de polis çevirirse seni öne atarım falan demiştim. polis çevirdi gerçekten de ve hanım arkadaşım (maskülen bir hanım) direk atlayarak ya işte benim kabahatim falan diyip savuşturdu, ardından polis memuru beni yabanci biri sanıp 5 dakika ingilizce bişiyler anlattı ( yasak var cart curt) have nice day diyip devam ettim hiç bozuntuya vermeden, aylar geçti hala anlatıyor gülüyor eğleniyor. iyi çocuk olsa idim evde oturur evden çıkmazdık (kanunlara niazmlara saygılı biri) o gün bu yaşanmazdı ve hikaye anlatılmazdı.


birde not: asla ve asla kadınlardan ilişki tavsiyesi alma, aldığında da ne diyorlarsa tersini yap. kadınlar ideal dünyayı anlatıp bu ideal dünyayı istemiyorlar. öyle olsa idi cennetten kovulmazdık, 40 huri/nuri ile günümüü gün ederdik.
0
selam
(24.10.21)
@selam

Cok tesekkür ederim, baya bir analiz yapmissin. Genel hatlariyla anliyorum demek istedigini. Ilk görüsmede heyecanli seyler yapma fikri benim de aklimdan geciyor ama böyle birsey teklif ettigim birkac kisiden "tekrar görüstügümüzde yapariz, ilk sefer icin kahve/sarap icelim" seklinde yanitlar aldim. Sanirim kadinlar ilk görüsmeyi daha basit tutma egiliminde oluyorlar (muhtemelen daha güvende hissediyorlar ve görüsme istedigi gibi gitmezse kahveyi/sarabi icip hemen kalkabilme opsiyonlari acik oluyor). Ayrica heyecanli etkinlikler uzun zaman ayirmayi gerektirebiliyor ve masrafli olabiliyor. Henüz tanimadigi, nasil anlasacagini bilmedigi birisiyle nispeten uzun süren ve masrafli birsey yapmak istemiyor olabilirler. Fakat istisnasiz tüm ikinci görüsmeler icin daha etkinlik tarzi heyecani yükseltebilecek ve ilk görüsme sirasinda kesfettigimiz ortak zevklerimizle alakali bir sey teklif ediyorum ama iste o asamaya gecemiyoruz :)

Aslina bakarsan ben de genellikle ilk görüsmeleri fazla beklentiye girmeden nispeten kisa tutma taraftariyim. Internetten tanistigim insan reelde de ayni kisi mi, ekranda ve mesajlasma sirasinda begendigim kadar gercek hayatta da begeniyor muyum gibi seylerin yaniti evetse benim icin ilk görüsme gayet iyi gecmis demektir. Ama iste yeterli olmuyor demek ki.
0
🌸polopan
(24.10.21)
hocam peki bu online mecralara koyduğunuz fotolarda vb. normalde olduğunuzdan çok daha iyi fotolar kullanıyor olabilir misiniz? mesela ben erkek olarak bu dating applerde artık gördüğüm kızlardan minimum 2 puan düşüyorum fiziksel görünüş olarak. yani kızın fotolara baktığında 8/10 diyorsam demek ki bu kız reelde 6-6.5/10 falan diyorum. insanlar bu foto işini çözmüş gerçekten, nasıl güzel çıkıyorlar o fotolarda öyle.

sizde de benzer bir durum olabilir mi acaba, bir heves buluşmaya gelip de hayal kırıklığı yaratma durumu
0
bobinhoo
(25.10.21)
@polopan bu durumda ise yani kahve şarap ise zaten aslında bir noktaya gelinmiş (özellikle alkol için geçerli) mümkünse ilk buluşmada öyle bir yer seç ki başka mekanlar olsun yakında. ilk kahve/şarap sonrası başka bir mekana geçin, orada bir süre geçirip tekrar başka mekana geçin her bir mekan değişikliği kadının algısı tarafında farklı bir buluşma gibi gelecektir 20/30 dakika yeni bir mekana geçiş için iyi bir zamanlama. mekanları önceden sen belirle ve karşı tarafa söyleme, spontane gibi gelişmeli, "kalkalım mı" diye sorma, "kalkalım buradan başka yere gidiyoruz" de. bu yine kadında heyecanı (bilinmezlik) arttıracaktır. kadının yapmasını istediğin her hangi bir şeyi soru olarak iletme. "gelir misin" değil, "gel" kısa, öz, net, özgüveni yüksek dil.

kadınlar genelde kendi evlerine yakın yerleri tercih ederler, geri dönmesi kolay olmalı.

senin için iyi olan kadın için iyi olmayabilir. buluşmalarda kendinden bahsetme, cümlelere ben diye başlama. buluşmaları kendi zevklerine göre belirle ortak zevklere göre değil. kadın seni beğenirse senin sevdiğin şeyleri de beğenir. zevklerinden vaz geçmemelisin. sorulara üstü kapalı cevap vermelisin, ailenden, kendinle ilgili (geçmiş, gelecek) hiç bir şeyi paylaşmamalısın. özellikle mesajlaşırken düşünecek vaktin var ne diyeyim diye. ana fikir şu: bu kadınla beraber olmamamın XXXX ile ne alakası var? örneğin işin ile bir alakası var mı? bence yok. eski sevgilin ile bir alakası var mı? bence yok. ailen ile alakası var mı? bence yok, inanışın ile alakası var mı? bence yok.

örnek:
s: ne iş yapıyorsun?
c: hali kilim import export,
c: çek senet tahsilat,
c: boş zamanlarımda clark kent/bruce wayne olarak çalışıyorum vs. gibi

karşı tarafa da bu tür sorular sormamalısın. bırak kendisi anlatsın. konuşmalarını cümle uzunluğu ile ölç. az kelime kullan ve az konuş, kadın daha çok konuşmalı, ideal oran (araştırmalara göre) %30 erkek %70 kadın konuşmalı. bu tür buluşmalar daha ideal geliyor kadınlara.

cinsel gerilim yada cinsel göndermeli espriler iyidir. kadın seninle niye buluşuyor ki? kara kaşın kara gözün için değil, banka hesabındaki milyonlar için değil, araban için değil, sevişme ihtimali için buluşuyor, buluşmaya da bu ön fikir ile geliyor. buluşmaya geldiğine göre de seni bir şekilde beğenmiş, mesajlaşma da fena geçmemiş. bunlar senin avantajına şeyler.

hiç kimse hiç bir ortamda aynı değil. babanın yanında başka birisin, okulda başka, iş yerinde başka, mahalle arkadaşınla başka, markette başka birisin. internette de başka birisin aslında. kadınlar da öyle. senin yanında başka başkasının yanında başka. internette ise bambaşka. önüne gelen kişi ile nette tanıştığın kişi bambaşka kişiler olacaktır. dert etme bunu. fiziksel beğeniye ve eğlenmeye odaklan. eğlenmelisin. eğlenmelisin eğlenmelisin, karşı taraf sana morali bozuk gelebilir seni ilgilendirmez kendisi çözmeli sen değil sorma umursama eğlenmene bak. sen eğleniyorsan o da eğlenecektir.


not: ilk buluşmayı zirvedeyken bitir. kadın aa ne güzel eğleniyorduk niye gidiyorsun ki şimdi demeli.

not 2: buluşmalara özel hazırlanıp gitme, normalin neyse öyle git.
0
selam
(25.10.21)
bence gerçekten iyi insanlara denk gelmişsin bu duruma şükretmen lazım
buluştuğun kişiler senin vaktini boş yere harcamıyor, umut vermiyor

buluştuğun kişilerle dış görünüş olarak yakın mısın

kadınlarda zaman ve evlilik erkeklere göre daha kritik
bu durum da onları daha seçici olmaya itiyor
0
bir soru sorcam
(25.10.21)
(5)

Alköl almak içün en müsayit saat nedir?

Karmaşıklık
Soru başlıkta. 22 gibi başlamayı düşünüyorum ama bilemedim.
Soru başlıkta.
22 gibi başlamayı düşünüyorum ama bilemedim.
0
Karmaşıklık
(23.10.21)
Valla duyuruya bakinca coktan o moda girmissin gibi duruyor zaten :D Baslamadiysan da basla bence, bu saatler uygundur.
0
j r r tolkien hayrani
(23.10.21)
21.59 da en son alabilirsin. Sonra yasak.
0
neymis
(23.10.21)
Az sonra başlıyorum. Parmaktan sonra
0
🌸Karmaşıklık
(23.10.21)
17den sonra
0
ceketimi alip cikcam
(24.10.21)
okul önü.

müsayit nedir ya.
0
vurursagololur
(24.10.21)
(3)

Bireysel başarı diye bir şey var mı?

ir mania
Sınavlar başarıyı ne kadar ölçüyor? Çok zeki biri doğru yönlendirilmediği için sınavlarda başarısız olabilir. Hele ki internet çağında çok çalışan değil doğru bilgiye kolay yoldan ulaşan kazanıyor bence. Sosyal medya öncesinde bile bireysel başarı belli vardı ama şimdi whatsapp grupları falan derke
Sınavlar başarıyı ne kadar ölçüyor? Çok zeki biri doğru yönlendirilmediği için sınavlarda başarısız olabilir. Hele ki internet çağında çok çalışan değil doğru bilgiye kolay yoldan ulaşan kazanıyor bence. Sosyal medya öncesinde bile bireysel başarı belli vardı ama şimdi whatsapp grupları falan derken bilgi yalan oldu bence.
0
ir mania
(23.10.21)
Sinav var sinav var simdi hocam, buna nasil genel bir cevap verelim ki? Atiyorum unide bir dersin sinavinda hoca uc asagi bes yukari hep ayni sorulari sorardi, bir baskasi ise her sene sorulari degistirir en saglam sorulari sorardi. Boyle bir ornek uzerinden gidilirse ilk sinav daha cok ezbere ya da belli basli yerlere odaklandigi icin o dersteki bilgini genel anlamda olcmede yetersiz kalirdi diyebiliriz. Diger yandan ise oteki dersten saglam bir not alabilmen icin o derste ogretilen neredeyse her seyi bilmen gerekirdi.

Hal boyleyken, yani olay daha cok sinavlari hazirlayanlara ve dolayisiyla sinavin icerigine bagimli oldugu icin direkt 'su kadar olcuyor' tarzi bisey demek zor olur. Olcen de var olcemeyen de var.
0
j r r tolkien hayrani
(23.10.21)
sınavlar zekayı ne kadar ölçüyor diye sorsanız anlarım da başarı kısmı nasıl ayrışıyor anlamadım. her sınav her zeka tipini ölçmez ama başarıyı ölçer bence. sınavı iyi bir skorla/sonuçla geçiyorsan o şeyde başarılısındır, geçmiyorsan değilsindir. başarının anlamı bu zaten, sınandığın/zorlandığın her ne ise üstünden gelmek, hedeflediğin şeyi kazanmak vs. çoğu sınav için de esaslı bir zekadan ziyade sistematik çalışmaya ihtiyaç var. çalışan başarır. bu mantığın zaman içinde değişen öyle çok etkene bağlı bir şey olduğunu düşünmüyorum.

sırf yönlendirmelerle hareket eden biri de çok kısmını geçtim zeki bile değildir, sınavda başarısız olmasına şaşırmam. internet çağında da ilkel çağlarda da çok çalışan (eğer sürekli aynı şeyleri tekrar etmiyorsa ki bu 'çok çalışmanın' mantığına aykırı olurdu) doğru bilgiyi de onu elde etmenin kolay yolunu da az çalışanlardan veya çalışmayanlardan daha hızlı bulacaktır kuşkusuz. bireysel, sosyal, uzaysal artık hangi boyutta ele alırsak alalım çalışan başarır/kazanır, çalışmayan da bahane arar.
0
erenderk
(23.10.21)
Once basarinin tanimini kafada oturtman lazim.
Basari dedigin daha cok diploma mi, yoksa daha cok para mi?

Sinavlar eger hile yoksa akademik basariyi bir sekilde olcuyor, cok cok zeki birinin bence en olumsuz sartlarda bile sinavlarda basarisiz olma ihtimali dusuk, bunun ornegiyle defalarca karsilastim.

Sinavlar uzerinden gidersen akademik basariya gidersin ama bu kumulatif olarak basarili oldugun biri anlamina bence gelmiyor.

Bence kumulatif basarinin tanimi soyle:
1 - hersey konusunda ustunkoru de olsa fikir sahibi olmak
2 - birseyi cok iyi bilmek
3 - sosyal zeka ile bu cok iyi bildigin sey ile insanlari manupule etmek
4 - "yasal yollardan" buyuk oranda baskalarini kullanip paraya ulasabilmek
0
cooperr
(23.10.21)
(6)

Size cok benzeyen birini gorseniz

kartonpiyer
Misal metroda oturuyosunuz ya da cafede filan karsida sizin neredeyse tipa tipiniz biri oturuyor. Naparsiniz? Gidip oha ya bu ne filan diye muhabbete girisir misiniz?(Bugun hakkaten bos vaktim var abuk subuk sorularla vakit gecirmek istiyorum)
Misal metroda oturuyosunuz ya da cafede filan karsida sizin neredeyse tipa tipiniz biri oturuyor. Naparsiniz? Gidip oha ya bu ne filan diye muhabbete girisir misiniz?

(Bugun hakkaten bos vaktim var abuk subuk sorularla vakit gecirmek istiyorum)
0
kartonpiyer
(23.10.21)
üniversite kantinine giderken koridorun karşı ucundan tıpatıp bana benzeyen birini görmüştüm. çok kısa bir anlığına aklım gitmişti ve karşıdan gelenin ben olduğumu sanmıştım. :B

hiçbir şey yapmadım, bir daha da görmedim. :B
0
rahip janick
(23.10.21)
Bir arkadaş bana çok benzeyen birini gösterdi Facebook dan.
Benim 5 sene sonraki halim. Gerçekten de benziyordu. Hiç bir şey yapmadım ama.
0
neymis
(23.10.21)
Valla benim sabit bir tipim olmadigi icin oyle bisey mumkun degil. Boyle soyleyince de sanki faceless men tarikatina bagliymisim gibi oldu ancak demek istedigim sac birazcik uzunken farkli, sac uc numarayken farkli, sakal varken farkli bir tipe burunuyorum vs. Dolayisiyla da oyle tipa tip bana benzeyen birini gorecegimi sanmam.

www.youtube.com

Haa diyelim bisekilde gordum, o zaman da yukaridaki gibi 'sen kimsin? cik disari taklitci olma kendin ol biraz' diye cikisirim diger tarafa.
0
j r r tolkien hayrani
(23.10.21)
bir gün okul çıkışı arkadaşlarla yürürken aniden bağırdılar oha şuna bak sana ne kadar benziyor ikizin gibi diye :D bir şey yapmadım, çünkü ne gerek var? :)
0
rose parks
(23.10.21)
Denk geldi, adamin boyu kilosu sakal modeline varana kadar (o zamanlar keci sakalim vardi) ayniydi. Herhangi bir sey soylemedim gidip.
0
stavro
(23.10.21)
Bi gazetede sınava giren bi kızın fotoğrafı yayınlanmıştı. Herkes aaaa bu sensin diye telefon etmişti. Gazeteyi görünce lan hangi sınavda bunu çektiler dedim sonra la benim hiç böyle kol saatim yok ki dedim.
İmkan olsa valla arar bulur kanka olurdum
0
photo85
(23.10.21)
(4)

Debe'ye giren fıkrayı anlamadım, yardımcı olabilecek?

winston insani
Merhabalarhttps://eksisozluk.com/entry/129314266Oflular ile bayburt'lular arasında bir şey mi var ilk defa duydum :\
Merhabalar

eksisozluk.com

Oflular ile bayburt'lular arasında bir şey mi var ilk defa duydum :\
0
winston insani
(23.10.21)
evet sevmiyorlar birbirlerini. oflular gerçi kimseyi sevmiyor.
0
gameofannen
(23.10.21)
Valla gercekte olay nasildir, birbirlerini severler mi sevemezler mi bilmem ancak fikra sanki daha cok kafanda kurdugun seye kendini kaptirma ile alakali gibi geldi bana.
0
j r r tolkien hayrani
(23.10.21)
Adam o kadar sevmiyor ki peşinen sonuca sovuyor
0
lion de la Turquie
(24.10.21)
genelde komşu iller arasında husumet olur. of(çaykara, of, dernekpazarı) ve bayburt komşu. fıkranın mesajı yukarıdaki arkadaşların dediği gibi bence
0
paintov
(24.10.21)
(7)

Her evde bulunması gereken temel ilaçlar/malzemeler

Omelas'ı Terk Eden Köylü
Selamlar duyuru ahalisi,Yeni eve çıktık evde eşimle ben iki kişi yaşıyoruz. Şimdi bir ecza dolabı gibi bir dolap yapacağız,sizin aklınıza gelen (reçeteli/reçetesiz) evde bulunması gerek ilaçları/tıbbi malzemeler yazar mısınız? Pazartesi toplu olarak alalım. İkimiz de yılda maks 1-2 gün ilaç içtiğimi
Selamlar duyuru ahalisi,

Yeni eve çıktık evde eşimle ben iki kişi yaşıyoruz. Şimdi bir ecza dolabı gibi bir dolap yapacağız,sizin aklınıza gelen (reçeteli/reçetesiz) evde bulunması gerek ilaçları/tıbbi malzemeler yazar mısınız? Pazartesi toplu olarak alalım. İkimiz de yılda maks 1-2 gün ilaç içtiğimizden genellikle evde ilacımız bulunmuyor.

Bizim aklımıza gelenler;
-basit kanama gibi şeyler için baticon, sargı bezi, değişik boyutlarda yara bandı, pamuk, ateş ölçer
-Hafif ağrılar ve hafif yüksek ateş için: Parol
-orta ve şiddetli ağrılar için(diş vs): Apranax
- Şiddetli grip vs için: Benical
-Mide yanması için: Rennie
- Hafif/ orta derecede kas ağrıları için(Halısaha /tutulma vs): Elektra Plus

Gerekmedikçe supplement kullanmıyoruz o yüzden vitamin vs yazmadım. Ek olarak evde bulunması gerek dediğiniz birşey var mı ? Bu gereksiz de diyebilirsiniz.

Not:İkimiz de sağlıklı, düzenli kontrollerini yaptıran ve kronik hastalığı henüz olmayan insanlarız.
0
Omelas'ı Terk Eden Köylü
(23.10.21)
Anestol. Aşırı sakar bir insan olduğumdan sürekli bir yerlerimi yaktigim için bizim evin demisbasi kendisi. Yanında hametan dAa olur mutlaka.

Midesi çok çabuk bulanan bir insan oldugumdan metpamid bir de.
0
fraise
(23.10.21)
en başta yanık merhemi

amonyak - şehirdeki evde bile bazen şiddetli kaşıntı yaratan sinek, örümcek sokması olabiliyor.

ishal kesici reflor

en basitinden bir antihistaminik

antibiyotikli merhem fucidin, açık yaraya bazı durumlarda gerekiyor.

mide ağrısı için nexium

karın ağrısı için buscopan

mide bulantısı için dramamine

boğaz ağrısı için bitkisel pastil phytorelief

tansiyon aleti - kronik hastalığı olsun olmasın herkesin belli bir yaştan sonra her gün olmasa da arada tansiyonunu ölçmesi gerekiyor zira tansiyon yükselmesi çok sinsi bir şey, insan hissetmeyebiliyor.
0
la lykia
(23.10.21)
terramycin ve stilex belki olabilir
0
ala09
(23.10.21)
Valla yanik merhemi+1 diyorum ben de. Her seyi unut onu unutma. Onun disinda bir de minoset, parol gibi bir ates dusurucu onemli.
0
j r r tolkien hayrani
(23.10.21)
Fenistil
0
westblack
(23.10.21)
buzlukta mutlaka buz kasedi ve buz bulundurun. yanık , çarpma gibi şeylere müdahele etmek adına.

ayrıca silverdin (yanık merhemi) ve anestol pomad(uyuşturucu merhem) alın. bu ikisi yanıklarda karıştırılarak kullanılıyor.

ayrıca turnike bandı veya serum lastiği, hani kol ve bacakta büyük bir yara olur turnike yaparsınız.

3 5 tane enjektör, ufak bir makas, yara bandına ek olarak sargı bezini yapıştırmak için flaster, oksijenli su.

evde bi tane normal ateşölçer olsun çocuk yoksa normal cam ateşölçer olur, çocuk varsa lazerli alın çok sık kullanacaksınız çünkü.
ayrıca tansiyon aleti.

normal aspirin ve bebe aspirini(çocuk yoksa gerek yok), ayrıca bir de büyük enjektör alırsanız sinüs yıkaması yapabilirsiniz.
0
killerbee
(23.10.21)
Onlarin hepsinin tarihi gecip cop olacak.

dag basinda falan degilseniz 1 kutu parasetamol tarzi ilac, bir tane de ilk yardim seti yeterli.
Gerisini lazim olunca gidip alirsiniz zaten silverdin,anestol gibi kremler yanik iyilestirmiyor.

Setin icinde yoksa termometre,serum lastigi +1
Ilk yardim kursuna da gidin.
0
divit
(23.10.21)
(5)

SQL joinler

walser
Merhaba. Uzun zamandir aktif olmasa da isimde Sql’i kullaniyorum, sorgu revize edebiliyorum ama yeni sorgu yazamam. Simdi join’leri teorik olarak biliyorum ama is pratige gelince o kadar karisiyor ki. Hangi join’i nerede kullanacagim bilemiyorum. Ayrica birden cok join kullanilan ornekleri de goruyo
Merhaba. Uzun zamandir aktif olmasa da isimde Sql’i kullaniyorum, sorgu revize edebiliyorum ama yeni sorgu yazamam. Simdi join’leri teorik olarak biliyorum ama is pratige gelince o kadar karisiyor ki. Hangi join’i nerede kullanacagim bilemiyorum. Ayrica birden cok join kullanilan ornekleri de goruyorum onu da pratige gelince yapamiyorum.

Mesea cusid ortak kolon olan 2 tablo olsun x ve y diyelim. y tablosundaki sehir bilgisini x’e getirmek istiyorum. Sehir gelsin istedigim icin select * from x right join y on y.cusId=x.cusId olmali? Yoksa left join mi olmali :( pratik yapacagim kaynak ne olabilir. Teorigini istemiyorum cunku o kadar cok kaynaktan calistim ki artik teoriye ihtiyacim yok sadece pratik icin nasil calismaliyim?
0
walser
(22.10.21)
x tablosundan, y tablosuyla cusId değeri üzerinden eşleşemeyecek kayıtların gelmesini istemiyorsan inner join, eşleşmese de data gelsin diyosan left join, özünde bu aslında. ben daha right join'i gerçek hayatta kullanan kimseyi görmedim.
0
tepedeki psychedelic adam
(22.10.21)
select
x.*,
y.sehir
from x
left join y on x.cusid=y.cusid

right join kullanılmaz genelde.
0
makarnavodka
(22.10.21)
Valla w3schools da falan pratik yapabilirsin sanirim. Olmadi kendi kendine tablolar yapip onlarla da oynayabilirsin.
0
j r r tolkien hayrani
(22.10.21)
Yukarıdaki yazarların tamamı olayı doğru olarak anlatmış ben de ayrıntı vererek anlatayım.

INNER JOIN ile iki tabloyu ortak bir key ile birbirine bağladığında, ortak keyin refere ettiği verinin her iki tabloda da bulunması gerekiyor, yani şöyle :

uyeler ve sehirler diye tablomuz var

select * from uyeler INNER JOIN sehirler on sehirler.sehir_id = uye_sehir_id;

yukarıdaki örnekte uyeler tablosundaki sehir_id ile sehirler tablosundaki sehir_id ortak ve sehirler tablosunda o uyenin sehir id'si var ise bir kayıt döner sehir_id sehirler tablosunda yoksa uye olsa bile kayıt döndürmez.

Şimdi başka bir örnek verelim yine bir üyeler tablomuz var bir de kardeşler tablomuz olsun, aynı şekilde INNER JOIN kullanacak olursan kardeşi olmayan üyeler bu sorguda hiç dönmezdi o yüzden ne yapıyoruz INNER JOIN yerine LEFT JOIN kullanıyoruz.

select * from uyeler LEFT JOIN kardesler on kardesler.kardes_uye_id = uye_id;

Gördüğün gibi artık tüm üyeler kardeşi olsun olmasın listelenir, eğer kardeşi yoksa tek satır kayıt gelir 2 kardeşi varsa 2 satır kayıt gelir, bir kardeşi varsa yine tek satır kayıt döner.

RIGHT JOIN'e gelince kullanımı mantıksız olduğundan pek kullanılmaz, RIGHT'da önemli olan refere edilen tablonun kendisi select çekilen değil o yüzden kullanımını gerektirecek bir senaryo neredeyse yoktur.
0
solo
(23.10.21)
Duyuruda kullanıcılar ve duyurular tablosu olsun.

Sadece en az 1 duyuru açmış kullanıcıları, duyurularıyla beraber getirmek istiyorsan INNER JOIN, "duyurusu varsa duyuruyu da getir, yoksa duyurusuz gelsin" diyorsan da LEFT JOIN kullanıyorsun.

E peki ya duyuruyu açan hesap silinmişse? Kullanıcı silindiği için o duyuruya kullanıcı tablosu üzerinden ulaşamazsın. O zaman RIGHT JOIN, kullanıcısı olmasa bile tüm duyurular gelsin diyor.

Bi de OUTER JOIN var, hem duyuru hem kullanıcı hepsini kombinle getir abi diyorsun.

RIGHT JOIN'in çok kullanılmama sebebi şu, madem duyurunun kullanıcısı yok, o zaman niye kullanıcı tablosu üzerinden ulaşmaya çalışayım ki o duyuruya? Direkt gider duyuru tablosuna sorgu atarım diyor insanlar. Kullanıcı bilgilerini de duyuru üzerinden LEFT JOIN ile kullanıcıya ulaşarak hallediyorlar.

Nasıl oturur bunlar? Valla bence pratikten başka yolu yok. Kendin database tasarla, sorguları yaz. Hackerrank'in SQL şeyi de fena değil: www.hackerrank.com
0
plutongezegendegilmi
(23.10.21)
(19)

Çocukken eve misafir geldiğini gördüğünüzde ne hissediyordunuz?

ya ben lan neyse
okuldan geldiniz, kapıda yabancı ayakkabılar var. ne hissediyordunuz?üzüntü, sevinç, endişe vs.?
okuldan geldiniz, kapıda yabancı ayakkabılar var. ne hissediyordunuz?

üzüntü, sevinç, endişe vs.?
0
ya ben lan neyse
(21.10.21)
Ben cok seviniyordum ya. Hatta bizde yatıya kalırlarsa falan daha çok seviniyordum. Nedendir bilmiyorum.
0
primetime
(21.10.21)
"poff simdi hos geldiniz diye iceri girip tonla soruyla muhatap olucam"

kek, pasta, pogca gibi artilari oluyordu ama normalde annem bu tarz seyleri pek yedirmezdi cocukken zararli derdi.

sinir ve mutluluk karisimi bir duygu diyebilirim yani
0
Kittie
(21.10.21)
Pek beklenmedik misafir gelmezdi, öyle eve gidip de ayakkabılarla pek karşılaşmadım, annemin günü olan zamanlar olurdu, o günleri severdim, sevdiğim yemekler yapılmış olurdu, onun haricinde de ya sevdiğim yakın akrabalar gelirdi ya da babamın birlikte müzik yaptığı arkadaşları gelirdi, şarkılar türküler söylenirdi, o günleri de severdim ama kimi çocuklar vardır birileri geldiğinde havalara uçarlar, kimse gitmesin isterler, öyle olmadım hiç bir zaman.

Şimdilerde ise misafir kavramından hoşlanmam, evime pek gelen giden olmaz.
0
(21.10.21)
Büyük bir huzursuzluk.
Yalancı sevgi gösterileriyle karşılaşacağım, bir sürü insanla muhatap olacağım için rahatsız olurdume.
0
pro9it9is9
(21.10.21)
Huzursuzluk
0
abuzer
(21.10.21)
Sevinirdim, çocuğuz tabii çakmıyoruz bişeyden. Evi de dumanaltı yaparlardı kendileri yetmezmiş gibi. Şimdi hepsi gereksiz varlık. Akbabalardan bahsediyorum.
0
izza
(21.10.21)
Mutluluk. Yatıya kalsın isterlerdim +1
0
sta
(21.10.21)
Huzursuzluk. Misafiri çocukken de sevmezdim hala da sevmiyorum.
0
ms brownstone
(21.10.21)
Gergin bi neşe.. tansiyonlu yani ama totalde pozitif bi his.
Genelde anneme saha çok misafir gelirdi. Sosyalleşiyor diye sevinirdim. Bi de tabii mutfaktaki güzel gıdalar : )
0
rewlack
(21.10.21)
sıkıcı. ben de kittie gibi düşünüyorum.
0
roket adam
(21.10.21)
Valla ben cocukken bu tur seyler ustune pek dusunmezdim. Hatta oyle ayakkabilara falan bakip girdigimi de hatirlamiyorum, oyle direkt girerdim. Girip evde misafir gorduysem de pek aldirmazdim.

Ergenlige yakin zamanlarda o fazla ayakkabilar falan sikinti olusturmaya basladi. Cunku biliyordum ki is sadece orda kalmayacak, gidip kendi odamda takilsam bile annem odaya gelip 'oglum git bakkaldan sunu al, oglum bunu al' vs diye darlayacakti. O yuzden evde fazla ayakkabi gorunce yonumu degistirip direkt internet cafeye gitmisligim de coktur.
0
j r r tolkien hayrani
(21.10.21)
çok mutlu oluyordum. 30 yaşındayım şimdi ve misafir hiç sevmiyorum.
0
spartamed
(21.10.21)
Genel olarak hosuma giderdi, merak ederdim kimler geldi acaba, hemen kafamda ihtimaller belirirdi. Gelmelerinden rahatsiz olduğum bir akrabamoz yoktu, genel olarak sevinirdim.
0
stavro
(21.10.21)
çocukken de huzursuz olurdum şimdi de huzursuz oluyorum. evin düzeni bozuluyormuş gibi hissediyordum o zamanlar, farklı şekilde davranmam gerekiyordu sanki. halbuki öyle yaramaaz bir çocuk da değildim. şimdi de gelenleri memnun etme kaygısı hissettiğim için sevmiyorum.
0
rahip janick
(21.10.21)
hiç sevmezdim. mümkünse onlara görünmemeye çalışır, görünürsem de kısaca görünüp odama geçerdim.
0
tabudeviren
(21.10.21)
ben eve plansız gelen kimseden hoşlanmadım. hele de böyle sağdaki soldaki çat kapı gelen komşulardan hiç hoşlanmadım.
0
andlee
(21.10.21)
Ben okulun dibinde bir sitede oturuyordum. Annem hem benim hem de kardeşimin sınıf annesiydi. Okul aile birliğindeydi. Aşırı iyi bir komşuydu. Ve bir sürü günü olurdu. Doğal olarak eve her geldiğimde genellikle misafir olurdu. Ayakkabıdan misafir tahmini yapmaya çalışırdım. Genelde babam gelene kadar giderlerdi. Annem her seferinde önlerine koyacak bir şeyler bulurdu. Hele günü varken. Tüm sınıf arkadaşlarım benim annem yemek yapıyor diye benimle eve gelirlerdi. Bazıları benden önce gelirdi hatta. Annem aşırı güzel yemek yaptığı için bir de iyi misafir ağırladığı için çok gelen giden olurdu. Ama ben o günleri çok severdim, şimdi çok özlüyorum. Keşke o ayakkabı tahmini yaptığım ana ışınlansam, hayatta tek derdim derslerim olsa.

Yatılı misafir sevmedim ama.
0
Hallegadola
(21.10.21)
Sevinirdim. Büyüklerin konuşmasını dinlemeyi severdim.
0
zimbirik
(22.10.21)
- Odama kacayim da muhatap olmayayim.
- Aha yakalandim, simdi aile zoruyla muhattap olmak istemedigim insanlarla zorla opusecegim konusacagim.
- Evet abi okul iyi okul guzel, soracak baska bi sorun da yok, mecburi okul nasil sorunu sorduysan tuvalet bahanesi ile kaciyorum. Zaten okuldan geldikten sonra uyuyana kadar 5 saatim var, izninle gozlerim kizarana kadar bilgisayar oynayayim.
- Evet annem arkamdan "Girdi magarasina" yorumunu da yapip beni tanimadigim insanlara gomdugune gore ic rahatligi ile oyun oynayabilirim.
0
cleric
(22.10.21)
(4)

uluslararasi kultur gununde ne yapilabilir

antikadimag
turkiye adina bir seyler yapmam gerekiyor. fikirlerinize acigim. dans ve sarki olmaz. geriye ne kaliyor?edit: ben yurtdisindayim, dolayisiyla kolay bulunabilecek bir seyler olmasi lazim.
turkiye adina bir seyler yapmam gerekiyor. fikirlerinize acigim. dans ve sarki olmaz. geriye ne kaliyor?

edit: ben yurtdisindayim, dolayisiyla kolay bulunabilecek bir seyler olmasi lazim.
0
antikadimag
(19.10.21)
Yemek.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
İlk akla gelen şey yemek. Onun dışında her yörenin örnek adetleri konulu bir şeyler yapılabilir. Düğün, sünnet, cenaze törenleri her yörede farklılık gösterir. Kadınların el işçilikleri, örgüleri, yazmaları bile yüzlerce çeşittir. Dini bayramlarda adetler farklıdır. Spor etkinlikleri de olabilir. Cirit atma, sinsin oyunu, geleneksel okçuluk vs. Halk oyunları da var. Bu çok etkili olur ama dans müzik olmaz dedin.

Bir çırpıda aklıma gelenler bunlar.
0
burty
(20.10.21)
E yaprak sarma ve rakı?
Yerli oyuncaklar (topaç vs) la mini bi şov olabilir.. maket arabalarla veya.. Murat 124 vs..
Salt bee figürü konabilir.. en kötü yemek servisinde salt bee’li tshirt poster önlük falan olur :)
Tatil temalı bişeyler olabilir bi de. Herkes türkiyeyi ve plajlar iıyla biliyor. Aklıma bişey gelmedi ama düşünülebilir.
0
rewlack
(20.10.21)
Lokum ve turkkahvesi
0
liberal
(20.10.21)
(6)

2 dkda bir scroll yapmazsa ölecek hastalığı

füt
Arkadaşlar bilmşyorum sizde durumlar nasıl ama son bir4-5 aydır 2-3 dk da bir (max 30 dk-iş yaparken) scroll yapmazsa ölecek hastalığına tutulmuş gibi hissediyorum. Matrixin dibini mi boylamış oluyoruz? Ne yapalım doktora gitsem bana ne önerir? Kitap hobi spor demeyin bunların hepsini yapıyorım. Bun
Arkadaşlar bilmşyorum sizde durumlar nasıl ama son bir4-5 aydır 2-3 dk da bir (max 30 dk-iş yaparken) scroll yapmazsa ölecek hastalığına tutulmuş gibi hissediyorum. Matrixin dibini mi boylamış oluyoruz? Ne yapalım doktora gitsem bana ne önerir? Kitap hobi spor demeyin bunların hepsini yapıyorım. Bunları yaparken bir elim telefond instagram twitter youtube facebook devamlı devamlı yaaa:((
0
füt
(19.10.21)
Bağımlılıklarda en temiz tedavi (bkz: cold turkey) bence. Hayat kalitesini etkiliyorsa güm diye bırakmak en temizi. Sigara, alkol gibi direkt ilişiği kesmek çözüm oluyor, ilk etapta azaltmak çok mümkün olmuyor.
0
hedep
(19.10.21)
Buna doomscrolling diyorlar, böyle aratınca internette çözümü de vardır
0
freebird5406_2
(19.10.21)
Bence de cold turkey. Az bakayim gunluk dakika siniri tutayim falan bir ise yaramaz.
0
hot potato
(19.10.21)
Valla oncelikle matrixten 'olayin benimle ne alakasi var' tepkisinin geldigini soyleyeyim. Onun disinda ben de direkt birakmanin en temizi oldugunu dusunuyorum. Birkac gun bakmazsan zaten gider yavastan.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
Tespih çekin, örgü örün, yoyo, stres çarkı :) alay etmiyorum kesinlikle, siz konunun düşünsel tarafına da odaklanarak sormussunuz sorunuzu ama bir sebeple fiziksel olarak o el/parmak hareketini yapmaya ihtiyaç duyuyorsunuzdur belki de.
0
encokbenisevinnolur
(19.10.21)
- girdiğiniz instagram, facebook, twitter her neyse onların telefon uygulamalarını silin.(hepsini)
- bu sitelere girmek istediğiniz zaman bir web tarayıcı üzerinden (telefondaki web tarayıcı) girin.
- bu sitelerin şifrelerini uzun ve karmaşık yapın, web tarayıcının hatırlatma özelliğini kullanmayın. her giriş yapmak istediğinizde şifreyi yeniden girerek giriş yapın. işiniz bitince çıkış yapın, ve web tarayıcıdaki sekmeyi bile kapatın. yeniden girmek istediğinizde site adresine kadar yeniden yazmak zorunda kalın.

bir süre sonra ehhh bu ne lan diyerek elinizi sürmeyeceksiniz. :)
0
draconas
(20.10.21)
(4)

konserve mantar ile mantarlı makarna yapılır mı?

la lykia
evde tat konserve mantar var.kremalı mantarlı makarna olur mu konserve ile?olursa nasıl olur, onu da normal mantar gibi mi kavurmalı?çok teşekkürler.
evde tat konserve mantar var.
kremalı mantarlı makarna olur mu konserve ile?
olursa nasıl olur, onu da normal mantar gibi mi kavurmalı?
çok teşekkürler.
0
la lykia
(19.10.21)
Makarnayı bilmiyorum. Konserve mantarı normal mantar gibi kavurarak pişirince bariz bir tat farkı oldu. Bir daha konserve mantar almam dedim.
0
inheritance
(19.10.21)
Konserve mantarlar turşu gibi, temelde mantar ama tadı çok farklı. Eğer yakıştırıyorsanız olur. Ben önermem.

Konserve mantarı ben daha çok salatalarda, kumpir gibi şeylerin içinde, bir şeyin yanında soğuk meze olarak falan kullanıyorum. yemek yapmak için uygun değil.
0
akhenaten
(19.10.21)
Valla makarnayla olmayacak seyi ben bilmiyorum. O yuzden ben olur diyorum.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
Tadı güzel olmuyor. Konserve mantarların tadılastik gibi.
0
e mice
(19.10.21)
(8)

Türkiye’deki büyük şehirlerin hepsi bir sebeple yok olsa

but that was just a dream
Hadi diyelim sular altında kalsa, sel bassa, kuraklık götürse vsYeni başkent hangi şehir olmalı, neden?
Hadi diyelim sular altında kalsa, sel bassa, kuraklık götürse vs
Yeni başkent hangi şehir olmalı, neden?
0
but that was just a dream
(19.10.21)
Evet bütün büyükşehirler, 30 tane sanırım.
0
🌸but that was just a dream
(19.10.21)
Yozgat olmalı. Yeterince büyük yüzölçümü, ülkenin tam ortasında. Kısaca ankaranın başkent olmadan önceki hali.
0
mg3929
(19.10.21)
Canakkale olmali cunku guzel yer.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
Ben bir birim sağa kayıp Kırşehir olsun derim. Türkiye dört tarafı düşmanlarla çevrili bir ülke. Ne kadar merkez o kadar iyi. Gidip de sınır seçilirse şak diye işgal edilir. Tarihe bakılırsa Anadolu Selçuklu Devleti başkenti İznik'ten Konya'ya taşımış. Osmanlı'da İstanbul kolayca işgal edilmiş. Karadeniz seçmezdim çünkü ağaçlar kesilmesin. Doğu Anadolu çok uzak. İklimi zor. Güneydoğu yine sınır. Ege ve Akdeniz zaten olmaz. Her yaz nüfusu artıyor. Yine İç Anadolu'da bir yer olurdu.
0
dissendium
(19.10.21)
Iç anadolu +1
Ankara olsa da sorun yok ama mantıken İstanbul da diğer taraflar da diğer ülkeler çok yakın. Stratejik olarak iç Anadolu en mantıklısı gibi.
0
logisticsmanager
(19.10.21)
Ankara'nın Başkent olmasının tek nedeni savaş dönemi en stratejik ikmal noktası olmasıydı, şimdi öyle bi tehlike olmadığı için her yer olabilir Artvin olsun mesela insanı iyi doğası güzel. Mis gibi.
0
Zaman Tamircisi
(19.10.21)
kırıkkale ya da yozgat. bide güvenlik nedeniyle denize yakın şehirlerin başkent olamayacağı kalmış aklımda. ne kadar doğru bilmiyorum.
0
false pretension
(19.10.21)
gardaş başkent sivas olsun ben size diyim.
istanbula bir şey olursa o kadar sivaslı nere gidecek bi düşün?
o kadar sivaslı, yozgata vea kırşehir gibi şehire gitse oraların adı değişir.
0
seyduna6687
(19.10.21)
(9)

Ömürlük Kullanılabilecek Ürünler

onkiloversemtamamım
Hediye olarak ömürlük kullanılabilecek eşyalar neler olabilir? Aklıma gelenler çakı, zippo ve termos oldu şimdilik, fikriniz var mıdır?teşekkürler.
Hediye olarak ömürlük kullanılabilecek eşyalar neler olabilir? Aklıma gelenler çakı, zippo ve termos oldu şimdilik, fikriniz var mıdır?

teşekkürler.
0
onkiloversemtamamım
(19.10.21)
Tıraş takımı, ustura ve dolma kalem.
0
burka
(19.10.21)
Kaliteli deri ceket.
0
mg3929
(19.10.21)
Saglam bir sirt cantasi. Omurluk olmaz ancak hem uzun omurlu olur hem de kullanisli olur bayagi.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
yemek yapmayı seven biriyse, de buyer, staub falan gibi markalara ait gerçek döküm tavalar, tencereler, aksesuarlar.

bir de saat olabilir mesela.
0
blatta hiberna
(19.10.21)
kaliteli enstrumanlar mesela fender bas, gitar vb
0
killerbee
(19.10.21)
Çift kenarlı tras makinesi (7-8 sene oldu heralde, hiçbir sıkıntısı yok)

Bıçak/caki

Alet seti (güzel alet setine sahip olmak <3 )

Alkol alan biriyse viski matarasi

Puro içen biriyse puro kesici
0
logisticsmanager
(19.10.21)
Izeltas pense.
30 sene oldu sanki yeni alinmis gibi duruyor.
0
divit
(19.10.21)
Kaliteli bir otomatik saat, 2-3 senede bir bir bakımı yapılırsa birkaç yüz yıl gideri var
0
salihdt
(19.10.21)
Kaliteli bir şemsiye. Snotline marka olabilir.
0
nothinn_
(19.10.21)
(12)

Kapalı Havanın Psikolojiye Etkisi

rahip janick
Efenim, ben normalde de şen şakrak bir insan değilim fakat sonbahar itibariyle ruhum daralıyor ve daha içine kapanık ve soğuk biri oluveriyorum. Bildiğin daha mutsuz ve karamsar biri oluyorum. Bu her sene oluyor ve uzun sürüyor.Bu durum normal mi? Sizlerde de oluyor mu?
Efenim, ben normalde de şen şakrak bir insan değilim fakat sonbahar itibariyle ruhum daralıyor ve daha içine kapanık ve soğuk biri oluveriyorum. Bildiğin daha mutsuz ve karamsar biri oluyorum. Bu her sene oluyor ve uzun sürüyor.

Bu durum normal mi? Sizlerde de oluyor mu?
0
rahip janick
(18.10.21)
havanın çok şeye etkisi var ancak sizin direk havadan etkilenmeniz, sonbahar ve kapalı hava ile önceden yaşadığınız olumsuz bir olayı size hatırlatması ile alakalı olabilir.
0
mikahakkinen
(18.10.21)
Normal değil.
Mevsimsel depresyon ya da mevcut depresyonun ağırlaşması söz konusu olabilir.
0
pro9it9is9
(18.10.21)
Ben şen şakrak bi insanım ama 2 haftadır depresyondayım resmen.
sigara kullanmadığım halde canım deli gibi sigara istiyor ve sürekli depresif şarkılar dinliyorum. helak oldum :(
0
matilda
(18.10.21)
tam tersi hava kapalı olduğunda daha mutlu oluyorum. güneşli havalar bana göre değil.
0
do you remember me
(18.10.21)
Ben bu olayı geçen hafta şiddetli yaşadım şimdi azaldı

Bunda havanın erkek kararması da etkili, yazın güneş 9da batarken artık 7 de batıyor

Evde otururken saat herhalde 10 buçuk olmuştur diyorum saate baktığımda daha 8 buçuk :)
0
freebird5406_2
(18.10.21)
ben de her sene yazın mutsuz, sonbahar itibariyle mutlu diyemesem de içi daha huzurlu bir insan oluyorum. ama etrafımdaki çoğu insan sizin gibi.
0
south park in kapusonlu uyesi
(18.10.21)
Normalde sen sakrakim. Kapalı havalar keyifsiz yapiyor
0
abuzer
(18.10.21)
Beni olumlu etkiliyor.
0
hayirsiz
(18.10.21)
Sabah uyandığımda hava kapalıysa dışarı çıkasım, kimseyle görüşesim gelmiyor. Anında sıradan çinko karbon piller gibi oluyorum. Modum düşüyor. Bu müzik tercihlerimi de etkiliyor o yüzden zorlayarak daha hareketli şeyler dinlemeye çalışıyorum.
0
Amaranta ursula
(18.10.21)
Kapali hava beni de cok olumsuz etkiler, nefret ederim kapali sonbahar havasindan. Benim gibi cok kisi de gordum.
Bana sorarsan kapalı hava sevmek normal degil. Depresiflik belirtisi kapali hava sevmek bence.
0
stavro
(18.10.21)
Valla her sene oluyorsa senin normalindir o zaman. Her sene olan olayi niye bu sene dert ettin rahip?

Neyse, bende olmuyor. Severim ben kapali havalari.
0
j r r tolkien hayrani
(19.10.21)
@jrr tolkien hayrani, ya ben kapalı havayı seviyorum. daha mı şiirsel geliyor nedir. seviyorum ama bana iyi gelmiyor. havanın insan psikolojisi üzerinde etkisi olduğu gerçek ama beni bu kadar değiştirmesi rahatsız ediyor. hoşuma da gitmiyor açıkçası. :/
0
🌸rahip janick
(19.10.21)
(17)

Sizden başka kimsenin bilmediği bir sırrınızı var mi?

sonhakan
Benim yok.
Benim yok.
0
sonhakan
(17.10.21)
Yok
0
sta
(17.10.21)
Var.
0
la lykia
(17.10.21)
Var
0
freebird5406_2
(17.10.21)
Valla benim bile bilmedigim sirlarim vardir bence.
0
j r r tolkien hayrani
(17.10.21)
yok ya, bir kişi de olsa biliyordur sanırım. zaten bu tarz bir sır durumu yaşamadım. yani misal atıyorum birinin öldüğüne şahit olmuşsundur, bunu gizlersin. bu türde özel, sıra dışı bir tecrübem olmadı. kendimle ilgili şeyler de herkesten gizlemeye değecek ölçüde büyük şeyler değil, aileme veya sevgilime yahut yakın birkaç arkadaşıma söylemişimdir kesin.
0
alevli deniz sortu
(17.10.21)
Düşündüm de yok ya.
0
infernal majesty
(17.10.21)
Var
0
olaylar olaylar
(17.10.21)
var valla fena
0
floydian
(17.10.21)
çok.
0
spivak
(17.10.21)
çok.
0
rose parks
(17.10.21)
Çok.
Sır seviyesindeki şeyleri neredeyse hiç anlatmam kimseye.
0
Bruce
(18.10.21)
Yürüyen sır makinasıyım 6 yaşımdan beri.
0
duster
(18.10.21)
var tabii, herkesin vardir ya.
yok olmasinin imkani yok bence.
0
cooperr
(18.10.21)
Var, ketum bir insanım
0
south park in kapusonlu uyesi
(18.10.21)
var
0
nahtoderfahrung
(18.10.21)
benim bile bilmediğim vardır herhalde +1

kendimi %100 tanıdığımı söyleyemem.
0
naksidil
(18.10.21)
- Bazen yatakta osurduktan sonra üzerime battaniyeyi çekip kokluyorum.

Artık yok !
0
thracia
(18.10.21)
(4)

aşçılık vs bilgisayar programcılığı arasından hangisi seçilmeli?

GoodMorningTeacher
Arkadaşım Gazi Üniversitesi'nde istatistik bölümü öğrencisi, başlıktaki ön lisans bölümlerinden birini seçmeyi düşünüyor. Bölümünün ileride kendisi için iş bulma açısından zorlayacağı fikrinde. Aşçılık düşünmesinin nedeni. mutfağa çok ilgili. Eli çok yatkın. Aşçılık-catering işi dışında beslenme ve
Arkadaşım Gazi Üniversitesi'nde istatistik bölümü öğrencisi, başlıktaki ön lisans bölümlerinden birini seçmeyi düşünüyor. Bölümünün ileride kendisi için iş bulma açısından zorlayacağı fikrinde.

Aşçılık düşünmesinin nedeni. mutfağa çok ilgili. Eli çok yatkın. Aşçılık-catering işi dışında beslenme ve diyetetik bölümü okuyup diyetisyenlikte yapabileceğini düşünüyormuş. Bu arada bende şaşırdım ama diyetisyenlik işi artık online-uzaktan yapılabiliyormuş.
Bilgisayar programcılığı ise ön lisans mezuniyeti sonrası endüstri mühendisliği-bilgisayar mühendisli bölümlerini tercih edebilirmiş. En azından dgs ile daha iyi bir üniversitede iyi bir bölüm okuyabilme durumu varmış.

Ben açıkçası aşçılık bölümünü önerdim. Çünkü sosyal medyada diyetisyenlerin hesapları çok popülerleşti. Uzaktan da yapılabiliyormuş. Biraz çevre edinse bu işi yürütür gibi. Sizler de fikirlerinizi paylaşabilir misiniz? Buraya gelen cevapları onunla paylaşacağım.
0
GoodMorningTeacher
(17.10.21)
Dgs ile mühendisliğe geçerim düşüncesi ile bilgisayar programcılığı okumak biraz yaş iş. :) Muhtemelen giren herkes bunu düşünür. Atıyorum tamamen 1000 mezun için 20 dikey geçiş kontenjanı olur... Direkt sınavla vir mühendisliğe girmeye çalışmak daha garanti.

İki üç yıl okuyup Bilgisayar programcılığı bölümü mezunu olarak kalırsa mutsuz olur mu onu bir düşünsün.

Bir de aşçılık ve programcılık ne kadar alakasız.

Bir tarafta sevdiği bir alan.. öte tarafta mühendisliğe geçerim varsayımı... Daha kafasinda hiç Bir şey oturmamış bence
0
nop
(17.10.21)
@nop+1
Valla o degil de sanirim kafasi en karisik kisi odulunu arkadasina vermek gerekiyor. Hani basliktaki kiyas elma ile armut kiyasini da asmis, ciddi ciddi elma ile bilgisayar kiyasi olmus gibi bisey.

Arkadasina tavsiyem, X'leri bitirip sonra Y yaparim seklinde iki uc asamali plan yapacagina direkt X leri es gecip Y'lere yonelsin. Eger bilgisayar muhendisligi istiyorsa calissin ona girsin, beslenme ve diyetetik istiyorsa calissin ona girsin. Araya on lisans koymasin.
0
j r r tolkien hayrani
(17.10.21)
Madem istatistikçi, bilgisayar okuyacağına biraz python öğrenip data science işlerine yönelsin. Yemeği evde yapar yine kendine.
0
plutongezegendegilmi
(17.10.21)
yazılıma yönelmek istiyorsa bilgisayar programcılığı + mühendisliğe tamamlamaya hiç gerek yok. 4-5 senesini ziyan eder. zaten istatistik okuyor ve işin matematiksel temeline hakimken oturup çalışmak istediği alanla ilgili yazılım dillerini öğrenmeye başlayabilir. gerçekten istiyorsa tabii ki bu dediklerim. 4 sene okumasından çok daha faydalı olacaktır inanın ki. ben yazılım sektöründe onlarca istatistikçi gördüm yazılımcı olmuş olan.
0
ilgeru
(17.10.21)
(10)

Bu saat nasıl?

adwokat
https://www.konyalisaat.com.tr/tissot-t1204071109100-kol-saatiOtomatik saat. Ya bunu alıcam ya da seiko 5 bakıcam. Ne dersiniz?
www.konyalisaat.com.tr

Otomatik saat. Ya bunu alıcam ya da seiko 5 bakıcam. Ne dersiniz?
0
adwokat
(17.10.21)
Pahali ve kotu. Sevmedim.
0
j r r tolkien hayrani
(17.10.21)
Şık değil.
0
mg3929
(17.10.21)
pahalı değil, 700$ civarında
hafif rolex submarine çakması gibi duruyor, ama tissot gideri var.

Seiko 5 japon saati.
Sonuçta bunu saati göstersin diye değil statü için alıyorsunuz.
İsviçre saati daha iyidir.
0
Corc
(17.10.21)
Bu saate alternatif olarak nasıl seiko 5 seçtiniz anlamadım. Seiko 5 seiko'nun en basit serisidir. Presage, Orient Star falan bakın bari. Ayrıca saat güzel ama kordonunu beğenmedim şahsen. Bu parayı verecekseniz Tissot iyi marka. Zaten bu fiyata uygun otomatik hangi İsviçre saati var ki? Bir Victorinox da bakılabilir.
0
prole
(17.10.21)
Victorinox çakıcı, saati kim bilir kime yaptırıyor.
Saat markasından alın:)

Armani al deseler de aynı cevabı yazardım
saat markasından saat alın.

1980 de alınan saatin bugün desteğini alabiliyoruz isviçre saatlerinde.
Victorinox 5 sene sonra destek vermez saatinize.
Cartier parça üretti bizim 41 senelik saatimiz için baştan fabrikasında.
0
Corc
(17.10.21)
gideri var.

şahsi olarak otomatik saate tövbeliyim. sürekli saat ayarlamak zorunda kalmıştım kullandığımda.
0
trajikomix
(17.10.21)
@trajikomix bende de 4 saat var hepsi pilli. Her sene 1-2 tanesinin pilini değiştiriyorum artık gına geldi :) bu 80 saat gidiyormuş epey uzun bir süre gibi sanki
0
🌸adwokat
(17.10.21)
tissotun bu kayışından bende de var. hafif bir tüy yolma arada bir tad kaçırıyor onun dışında problem yok gayet güzel
0
gizemli dede
(17.10.21)
www.saatvesaat.com.tr

Peki bu nasıl arkadaşlar
0
🌸adwokat
(17.10.21)
10 bin tl üstü saat alacak bütçeniz varsa, yurtdışına çıkan/giden biri olursa ona aldırın.
10 binden sonra çok fark ediyor fiyatlar
bi arkadaşım
uçağa binip, dubaiye uçup, rolex alıp, 3 gün otelde kalıp, geri dönmenin
türkiyede rolex almaktan daha ucuza geldiğini keşfetmişti.

10 bin'e kadar değmez
ama 17 binlik saatte fark eder çok.

17bin'e çıkılıyorsa
tag, omega, cartier'in basic modeli de alınabilinir
0
Corc
(18.10.21)
(6)

Sürekli sizin buluşmak için uğraştığınız arkadaşlıklarınız var mı?

GoodMorningTeacher
Böyle tek taraflı arkadaşlık gibi değil mi bu arkadaşlıklar? Sadece bir taraf hep "görüşelim" diyor. Diğer taraftan hiç görüşme isteği yok. Ama görüşme işine hayır demiyorlar, olur tabiki görüşelim diyorlar ama şu gün uygunum gibi bir şey demiyorlar. Bu insanlar için bizimle görüşmek istemiyor diyeb
Böyle tek taraflı arkadaşlık gibi değil mi bu arkadaşlıklar? Sadece bir taraf hep "görüşelim" diyor. Diğer taraftan hiç görüşme isteği yok. Ama görüşme işine hayır demiyorlar, olur tabiki görüşelim diyorlar ama şu gün uygunum gibi bir şey demiyorlar. Bu insanlar için bizimle görüşmek istemiyor diyebiliriz değil mi?
0
GoodMorningTeacher
(17.10.21)
Diyebiliriz.
Kendince resmiyet ya da mesafeli takınıyorlardır. Tabi haklarını yemeyelim ama yerine göre haklı sebepleri de olabilir.

Usul şudur, çağrılan kişi oldu ki çeşitli sebeplerle gelemeyeceğini söylediyse bile bir zaman sonra kendisinin davet etmesi gerekiyor.
Biraz da geçmişi telafi eder bu davet.
Hediye alındı ise hediye vermek icap eder.
Samimiyet bunu gerektirir.
Şu zamanda misafirine çay demlemekten aciz birinin evine gitmekte ayrı bir sorun.

(Yazıya bakarak aşk dışındaki normal arkadaşlıkları kastediyorum)
0
Erva
(17.10.21)
Bence görüşmek istemiyorlar diyemeyiz. Ben biraz üşengeç bir insan olduğum için yazmıyorum, aramıyorum, hep erteliyorum. Ama görüşmek isterim. Bence buluşmak için biraz tez canlı olmak lazım. Bence yaş ilerledikçe o tez canlılık kayboluyor.
0
dissendium
(17.10.21)
Var valla. Hep bi son dakika iptal mesajı atıyor. Bıktım usandım hain şişkot.
0
gabe h coud
(17.10.21)
benim galiba bu kişi. yani şöyle iki durum da söz konusu oluyor cevap vermemede; görüşelim ama programım nice olur bilmiyorum ortalık çok karışık o yüzden açık bir teklif veremiyorum. ya da görüşelim; aslında çok da görüşmek istemiyorum ve bunu da yeterince ima ettiğimi düşünüyorum ama hala ısrar ediyorsan ne yapayım tamam. -ikinci durumda bir teklifte bulunmuyorum, gelirse değerlendiriyorum müsaitliğime göre. biraz da ifadeleri okumak lazım yani. imaların anlaşılmamaktan ziyade gözardı edildiğini düşünüyorum ben. birine açıkça ben görüşmek istemiyorum demek çok kalp kırıcı bir şey; sanki karşısındakinin çok büyük insani bir problemi varmış ve bu tolere edilemez bir şeymiş gibi algılanabilir çok rahat bir şekilde ne şekilde ifade edilirse edilsin. fakat görüşmeyi istememek artık ortak bir paydada buluşamamak kadar basit bir sebepten olabilir. bir şey paylaşmaya değer ortak bir nokta, bir samimiyet, bir şey bulamamak da olabilir çok insanca. bunu ifade ettiğiniz takdirde uslubunuz farketmeksizin çok kırıcı olabilirsiniz ve bu duruma da (kalp kıran, tenkit eden kişi gibi bir duruma) düşmek istemiyor olabilirsiniz. o yüzden de daha ziyade bu durumu hissettirmeyi tercih etmiş olabilirsiniz. insan da iletişim kurarken tepkileri duygusal olarak okumaya çalışmalı bence, bunu becerememek biraz karşıdakinin ifadelerine de yeterince değer vermemek ve yalnızca 'benim hislerim-benim görüşlerim' evreninde takılı kalmak gibi geliyor bana.
0
çaykovski
(17.10.21)
Valla bence de diyebiliriz. Buyuk olasilik ayip olmasin diye 'goruselim' diyorlardir.
0
j r r tolkien hayrani
(17.10.21)
Böyle insanlardan biriyim. Görüşmeyi çok tercih etmediğim, ısrarla aramıyor olmama rağmen görüşmek isteyen insanlar oluyor yüzlerine söylenmiyor ama teklifin hiç benden gitmemiş olması ya da söylediklerinde de istekli olmadan tabi demek yeterli gelmiyor demekki. Bence siz teklif gitmesine rağmen karşıdan ekstra atak gelmediyse bir hamlede bulunmayın. Dönerse sizinledir dönmezse hiç istememiştir.
0
Kediyi üzdün
(17.10.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.